Page 8 - Dosta Doğru Dergisi 1. Sayı
P. 8

tafa                                                       ve himmeti olmayan şair ve devlet adamlarının bile gücü
Miyasoğlu                                                     olmaz.

röporta j                                                        2. Tarihi süreçte tasavvufun insan-tarih ilişkileri
                                                              nasıldır.
1. Tasavvufla ilgili düşüncelerinizi anlatır mısınız?
   Tarikat ve tasavvuf kültürü, biri diğerinin hâlesi olarak     Bütün inanış tarzlarının tasavvufi veya mistik alakası
                                                              vardır. Yahudi inanışında olduğu kadar Budist inanışla-
çok önemli bir duyuş ve anlayış tarzının ifadesidir. Bunu     rında bile tasavvuf anlayışı ve mistik tecrübeleri vardır.
her topluluk kendine göre algılar. Büyük ölçüde eskiler       Elbette tarih içinde tasavvufu bir şekilde tanıyan ve in-
tarikatı bir “mezhep” değil, bir “meşrep” işi saymışlardır.   san-yaratıcı arasındaki ilişkileri dinin genel kuralları dışın-
Bugün buna biz farklı bir kültür ve zihniyet meselesi de      da, daha özel bir tarzda geliştirmek isteyenler vardır. Bu
diyebiliriz. Tasavvufun İslâm tarihindeki ve kültüründeki     özel ilişkilerin belli kuralları az-çok bir tarikat çerçevesin-
yeri, onun özelliğini de ortaya koyacak niteliktedir. Bunu    de ortaya çıkar. Bu belli kurallar tamamen sırrî bir çerçe-
çok iyi anlamadan, İslam’ın dünya ülkelerindeki yayılışını    vede içinde görülür ve bir birinden farklı olsa da binlerce
anlamanın imkânı yoktur. 1400 yıl önce İslâm’ın İran’da,      yıldır bütün İslâm tasavvufunun dervişleri benzeri şek-
daha sonra Anadolu’da ve Hindistan’da yayılması ile bu-       lilerde yaşarlar. Batılılar arasında İslâmiyet, Selçuklular
günlerde Batı’da yayılması ve benimsenmesi birbirine          dönemindeki Anadolu’da olduğu gibi tarikatlar ve tasav-
çok benziyor. Batılılar arasında önemli düşünürlerin bile     vuf kültürü yoluyla yaygınlaşıyor. Bu konuda çok önemli
ilim ve fikir eserlerinden çok tarikat mensuplarından,        çalışmalar yapıldı. İslam tasavvuf kültürü içinde yaşamış
mistik akımlardan etkilenerek İslâm’a yöneldikleri görü-      olanların büyük evliyalar hakkında yazdıkları menakıpna-
lüyor. Çünkü tasavvuf insanın iç dünyasını, olağanüstü-       meler ne kadar önemli ise, dışından da olsa yazılan tarih
lüğe duyduğu iştiyâkı, ruhî terbiyenin gerektirdiği derûnî    kitapları da o kadar önemlidir. Bu konuda tanınmış Fuat
değerleri ön plana alıyor. Bugün de çağdaş hayatın do-        Köprülü’nün Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı ki-
ğurduğu yalnızlık ve yetersizlik duygusuyla psikologlara      tabı, millî kültürümüzde mistik temâyülün ne kadar kök-
koşan, Yoga, meditasyon veya kişisel gelişim kursları ile     lü olduğunu ortaya koyuyor. Ahmet Yesevî dervişleriyle
bir çeşit tarikat terbiyesi alan insanları duydukça, her din  Hacı Bektaş, Hacı Bayram Veliler yanında Mevlâna’nın
ve kültürdeki mistik anlayışın ne kadar köklü olduğunu        bütün gücü ve etkinliğini tarikat ve tasavvuftan aldığını
anlıyoruz. Biz bu tasavvuf kültürünün tekkelerden ede-        söyleyebiliriz. Yunus Emre’nin bilmediğimiz bir tarika-
biyata, ilâhilerden tespih ve zikirlere kadar yayılması ve    ta mensup olduğu hususu ne kadar belli ise, bir şeyhe
ardından da bir hayat tarzı hâle gelmesi, benzeri görül-      intisap edip etmediği kesin olarak bilinmeyen Fuzûlî ile
memiş bir zenginlik olmuştur. O kadar ki, tasavvufi inancı    Bâkî yanında, Nedim bile hayatının bir devresinde bir
                                                              dergâha devam etmiş, bir şeyh için kasideler söylemiş-
                                                              tir. Bugün bile hiç ummadığınız insanların gönül verdiği
                                                              bir mürşit ve kitaplarını sürekli okuduğu bir büyük evliya
                                                              vardır. Haçlı Seferleri ile Moğol Akınları arasında sıkışan
                                                              Anadolu insanının yeni bir hayat tarzını geliştirebilmesi
                                                              İslâm tasavvuf kültürü sayesinde mümkün olmuştur. Bu
                                                              yüzden, Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında İlk Muta-
                                                              savvıflar adlı incelemesi ile Ömer Lütfi Barkan’ın Koloni-
                                                              zatör Türk Dervişleri adlı makalesi, evliya şairlerin kültü-
                                                              rümüze katkılarını ve bu toprakları yurt edinmemizdeki
                                                              köklü etkilerini ortaya koymaktadır. Gerek ilhama bağlı
                                                              sohbetlerde, gerek evliya şairlerin şiirlerinde ve gerekse
                                                              menâkıb kitaplarında görülen, akıl almaz incelikler, birbi-
                                                              rine gönülden bağlı insanlar arasındaki fevkalâde ilişkiler
                                                              insanı derinden etkiliyor. O yüzden tasavvuf kültürünün
                                                              modalarla yaygınlaşmasıyla veya tekkelerin kapatılma-
                                                              sıyla var veya yok olamayacak kadar önemli bir yanı var.
                                                              Allah’a inanmak ihtiyacı nasıl her türlü kaygının üstün-
                                                              deyse, ona yaklaşmak arzusu da öyle güçlü... Tasavvufun
                                                              önemi işte buradan geliyor.

                                                                 3. Tasavvuf insanı nereye götürür?
                                                                 Tasavvufun insanı götüreceği yer, Hakk’ın yoludur. Bu
                                                              yolun Peygamber Efendimizin sünnetiyle, Allah’ın rıza-
                                                              sını kazanmaktan başka bir amacı yoktur. Tasavvuf bü-

6 | Dosta Doğru                                               Mayıs 2013
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13