Page 13 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 13

îk-i Halveti meşâyihinden olup dua-      tince kızıp huzûrsuzluk göstererek söy-     mescid, zâviye, medrese, hankâh yap-
sından ümid edâ olunacak kimse olmak        lenip dışarı çıkmak istedi. Şeyh:           tırılır ve sayısız edebi şahsiyet yetişir.
ile bağçesi avarız yeri olmadığı ecilden                                                Pîr Muhammed Bahâeddîn Erzincânî
haneye dâhil değildir.”                         - Bizim sözümüzün kıymetini, hayır      Hazretleri de bu dönemde bölgede ir-
                                            ve şerrini, bu vak’anın zuhûrundan son-     şâd faaliyetlerine başlar. Bahâeddîn Er-
    Tahrir ve Vakıf defterlerinde adı zik-  ra anlarsınız. Gerçi şimdi bizi kınıyor ve  zincânî’nin halifesi Ahmed-i Erzincânî
redilen “Darü’l-ilim Medresesi” 1280-       reddediyorsun; ammâ, siz kendinize lâ-      ve takiben Şerefeddîn Muhammed Er-
81 (1863-64) tarihlerinde bu medrese-       yık olanı daha iyi bilirsiniz. Bunu ken-    zincânî, Ömer Vecîhuddîn Erzincânî,
nin 15908 kuruş geliri vardır. Gelirleri    diniz seçip sonucuna râzı olup katlanın,    Yahya b. Süleyman b. Ali er-Rûmî el-Er-
Keleriç (Karakaya) ve Kertah (Geyikli)      diye buyurdu.                               zincânî gibi şahsiyetler yetişir.
köylerinin öşür gelirlerinden oluşmak-
tadır. Medresede müderris olarak Sü-            Nakledildiğine göre olaylar, Şeyh           Akkoyunlular Devleti’nin dağılma-
leyman ve Cemaleddin ve Feyzullah           hazretlerinin dediği gibi çıkıp uzun        sı üzerine bölge Şah İsmail’in kontro-
Efendiler görev yapmaktadır.                Hasan’ın ordusu dağılıp perişân ol-         lüne girer. 1514 yılında Yavuz Sultan
                                            muş, atları yorulup yaralanmıştı. Ayrıca    Selim Han Çaldıran Seferi’ne giderken
    “Fatih Sultan Mehmed Han devlete        oğullarının biri de harp meydanında         Erzincan’ı savaşsız olarak Osmanlı top-
değil, devrâna tâlibdir.”                   kalmıştır. Uzun Hasan Beğ, mağlûb ve        raklarına katar. 1647 yılında Erzincan’a
                                            perîşân bir halde Şeyh Muhammed’in          gelen Evliya Çelebi şehri kale ve kale
    Mahmud Cemâleddin El-Hulvî “Le-         zâviyesine gelerek, ona küstahça:           dışı olarak iki kısımda anlatır. Şehir-
mezât-ı Hulviyye”de Pîr Muhammed                                                        de yedi cami, yedi tekke ve on bir ha-
Bahâeddîn hazretleri ile Akkoyunlu pa-          - Bizim halimiz ve âkibetimiz nice      mam bulunduğunu zikreder. Deprem
dişahı Uzun Hasan arasındaki şu görüş-      olur, deyince, Şeyh:                        kuşağında bulunan Erzincan’da sayısız
meyi nakleder:                                                                          depremler olmuştur. Bu depremler ne-
                                                - O, kerem sâhibi büyük bir sultân-     ticesinde eski Erzincan şehri terk edilir.
    Uzun Hasan, Fâtih Sultân Mehem-         dır. O, devlete değil, devrâna tâlibdir.    Eski şehirden günümüze birkaç yapının
med Hân ile harbe karar vermişti. Şeyh,     Sizi asla incitmez, dedi.                   kalıntıları ulaşabilmiştir. Pîr Muham-
Sultân Uzun Hasan’a:                                                                    med Bahaeddîn Erzincânî’nin sohbet
                                                Sonra Uzun Hasan’ın izni ve tasvi-      ettiği Gülabi Bey (Cami-i Kebîr) de bu
    - Onların üzerlerine varmaman se-       biyle kendi halifelerinden Pîr Ahmed’i      depremler sonucu tamamen yıkılmış,
nin için daha iyi olur. Çünkü o ve onun     elçilikle gönderdi. Fâtih Sultân Mehem-     onun anısına şehir merkezine yeni bir
askerleri İslâm gâzileridir ve “Ni’me’l-    med Hân, Pîr Ahmed’i şeref ve izzetine      cami yapılmıştır.
ceyş (fetih askeri)” tirler. Onlardan sa-   uygun bir şekilde karşılayıp Osmanlı
kınmak akıl sâhibi olanlar için gerekli-    Devleti ile Akkoyunlu Türkmen Devleti           Keleriç’te Sönmeyen Aşk Ocağı
dir.                                        arasında sulh andlaşması imzalandı.             Pîr Muhammed Bahaeddîn Erzin-
                                                                                        cânî Hazretlerinin Keleriç’te yaktığı “aşk
    Uzun Hasan, Şeyh’in bu sözünü işi-          Akkoyunlular döneminde Erzincan         ocağı”nın asırlardır yanmaya devam
                                            şehir ve taşrasında çok sayıda cami,        etmesi bu beldede de yeni aşk ocakla-
ağustos 2013                                                                            rının yanmasına vesile olur. Erzincan’a
                                                                                        yaklaşık 18 km mesafede ve Keleriç
                                                                                        Köyü’nün Fırat nehri öteki yakasında
                                                                                        bulunan Selüke (Yeşilçay) Köyü’nden
                                                                                        Kırtılzâdeler’den İbrahim Efendi’nin
                                                                                        pak sülbünden 1847-48 yılında “Mu-
                                                                                        hammed Samî” adında bir erkek ev-
                                                                                        ladı dünyaya teşrif buyurur. Erzincan
                                                                                        Müftüsü Kiremitcizâde Salih Efendi
                                                                                        ve Erzincan ulemâsından Hacı Sıddık
                                                                                        Efendi’nin ders halkasından ilim tahsil
                                                                                        ederek icazet alır. Daha sonra ilmini de-
                                                                                        rinleştirmek için İstanbul’a gider. Tah-
                                                                                        silini tamamladıktan sonra Erzincan’a
                                                                                        döner. Kadiri meşayihinden Süleyma-
                                                                                        niyeli Şeyh Abdurrahman Efendi’den
                                                                                        Kadirî, Vehbi Hayyâtî hazretlerinin
                                                                                        halifesi olan Hace Mustafa Fehmi Efen-
                                                                                        di’den de Nakşî tarîkati icazeti alarak,
                                                                                        hatm-i hâcegân okumak ve muhiblere
                                                                                        zikir tâlimi yapmak için vazifelendirilir.
                                                                                        Muhammed Samî Efendi, bir gün türbe
                                                                                        önünden geçerken Fatiha okumak için
                                                                                        türbeye yaklaşır ve türbeden:
                                                                                            - “Nurşin, Nurşin” diye yavaş bir

                                                                                                           dosta doğru | 11
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18