Page 7 - Dosta Doğru Dergisi 4. Sayı
P. 7

avvuf ’ta Muhabbet, Vüdd ve Aşk

                                                     Prof. Dr. Mustafa ALICI

   “Allah Kainattaki varlıkları murat etmiş ama salih
                  kullarını da sevmektedir.

Mahlukatın ortaya çıkmasında asli unsur muhabbettir”

   “Muhabbet”, “vüdd” ve “aşk”, Tasavvuf kay-        karşılıklı muhabbetleridir.
naklarında sıkça göze çarpan kavramlardan-              İlk dönem tasavvuf eserlerinde aşk kelimesi
dır. Bu kavramlar Kur’âni bir ifadeyle kulların
Allah’ı Allah’ında kullarını sevdiği yakîn, kar-     yerine daha çok hubb/muhabbet ve vüdd ke-
şılıklı ve çok derin bir sevgiyi ifade ederler. İs-  limeleri kullanılmıştır. Mutasavvıflardan Ebu’l
lam’a göre Allah bütün mahlukatı kendi ilahi         Hasan Deylemî, Atfü’l-elif adlı eserinde bu ko-
iradesiyle bizzat isteyerek yaratmıştır ama Al-      nuda şöyle der; “Şeyhlerimiz bunu (yani aşkı)
lah, kendi dostlarını sevmektedir. Büyük İslam       sözlerinde kullanmadılar ya da şurada burada
alimi ve sufi İbnü’l-Arabî “bu sevgiyi” (hubb)       çok nâdir olarak kullandılar.” derken ilk dönem
tanımlarken ondaki arındırıcılığına vurgu yap-       mutasavvıflarının bu tavrına dikkat çekmek-
makta ve “Allah’a koşulan ortakların neden ol-       teydi. Bunun öncelikli nedenlerinden biri de
duğu kararmalardan kurtarması sebebiyle hâlis        aşk kelimesinin Kur’ân’da geçmemesiydi. Bu-
sevgiye hubb” denildiğini aktarmaktadır. Vüdd        nun temel sonucu olarak insan ile Allah arasın-
kelimesi ise yine sufilerce sevginin çok temi-       da “maddi bir aşktan” söz etmek zâhir ulemâsı
zine ve hâlisine verilen bir isimdir ki Allah’ın     ve ehl-i hadîsin şiddetli muhâlefetine yol açmış
el-Vedûd İsm-i Şerîfi, Esmâü’l-Hüsnâ’dan biri-       olmalıdır. Gerçekten de Fukaha ve Mütekelli-
sidir. Vüdd kelimesiyle İbnü’l-Arabî hazretle-       min gibi zâhir ulemâsı bu konuyu teşbîh, tec-
ri, hâlis sevginin devamlı ve kararlı olmasını,      sîm, hulûl ve ittihad tartışmaları çerçevesinde
kalpte derinleşip yerleşmesini ve hâllere tecelli    ele almış insan ile Allah arasında bir âşık-mâ-
edip etki etmesini anlar. Ancak bununla bir-         şuk ilişkisinden bahsetmenin apaçık bir ilhada
likte tasavvuf kitaplarında sevgi kavramı ola-       sebep olacağını dile getirmişlerdir.
rak vüdd/meveddet kavramı yerine daha çok
hubb/muhabbet terimi tercih edilmiştir.                 Kur’ân-ı Kerim’deki pek çok âyette açıkça ifa-
                                                     de edilmesine rağmen insanın Allah’ı, Allah’ın
   Sevgiyi belirten kavramlar Kur’ân-ı Kerim         da insanı sevip sevemeyeceği konusundaki tar-
tarafından birkaç boyutla ele alınır;                tışmaların yaşandığı bir ortamda aşk kavramı
                                                     ister istemez gözardı edilmek durumunda kal-
   1.	 Bazı âyetlerde “hubb”, kulların Allah’a       dı. Bundan dolayı Ehl-i Tasavvufun klasik kay-
olan iman ve muhabbetleridir                         nakları çoğu kez “aşk” kavramını kullanmaktan
                                                     kaçınmış ve onunla hemen aynı manaya gelen
   2.	 Bazen hubb, Allah’ın çeşitli güzel vasıf-     “muhabbet-i ilâhî” kavramını tercih etmişler-
lara sahip kullarına olan şefkati, merhameti ve      di. Söz gelişi Ebu Nasr Serrâc, tasavvuf klasik-
sevgisidir.                                          lerinin ilklerinden olan Kitâbü’l-lüma‘ fi’t-ta-

   3.	 Bazen de kul ile Allah’ın birbirilerine
dosta doğru 6 | şubat 2014
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12