Page 10 - Dosta Doğru Dergisi 7. Sayı
P. 10

li.. O nûr mekânı vücudumuzu ihata         içime sinmiş olan bu hadiselerin             himmet, nisbet ve bereketlerine tâlib
edip kendi akisleri içinde kaybediyor.       bir kısmını tam bir düzen içersinde          olduğumuz şerefli pirlerimizle onların
Sekir âleminde zaman zaman çeşitli nûr       ayırd edemiyorum veya hatırıma               kemâl ve cemâl âlemlerindeki en seçkin
tecellileri görünüp kayboluyor.              getirmiyorum.                                vâsıflarının mâlik ve vârisi olarak lütuf
                                                                                          ve kerem sahasının misilsiz bezledicisi
 Birkaç defa da hitap işittik. Hepsi de       İşte böyle... Yıllar boyu Paşa Hazretleri,  bulunan Dede Paşa Hazretleri ile nazenin
Paşa Hazretlerinin sesi ile:                 bu âcize defalarca gözümüz ve şuurumuz       tarikatını, kendine hâs sohbetlerin
                                             açık olarak o mübarek cemâl sıfatını         aydınlığında göstermeye çalıştık.
 - Abdurrahim, Abdurrahim,                   da göstermiştir, celâl sıfatını da.. Celâl
Abdurrahim diyen; çok yüksek tonajlı         sıfatına, insanın bin tane yüreği olsa        Dede Paşa Hazretlerinin vârisi, manevi
ve beşer sesi ile mukayese edilemeyen,       dayanmaz. Cemâl sıfatı ise, artık ne         meyvesi ve bâtınî eseri olan halifesinin
gürleyen bu sesin tesirini tarif etmek       bileyim... Ne doymak mümkün, ne              de, himmetler demeti, lütuflar şelâlesi,
mümkün değil..                               tariflere sığar...                           kendi seyrine dair olan zuhuratlar
                                                                                          tablosundan bir kısmını da, yine kendi
 Bir defasında da, orta irilikte bir          Şimdi bunlar geldi geçti.. Çok gerilerde    ifadesine sadık kalarak fotoğraflar şeridi
mandanın sadece gözleri; koca bir            kaldı.. Ama şimdi biz ne durumdayız          şeklinde takdim ettik.
âlem oldu. Cenab-ı Hakkın kudreti            efendim? Her türlü hatadan, gururdan,
o gözlerden tecelli etti. Ayrıca bir         benlikten Allah’a sığınırım. Ne ilmimiz,      “Muhammed Beşir’e bende olmuşuz
saman çöpünden, bir ağaçtan azamet           ne âmelimiz ne de hizmetimiz itibariyle       Dede Paşa gibi sultan bulmuşuz
ve kudretin tecellisini aşikâre gördüm.      bir kıymetimiz yok. Ama ne yapalım,           Abdurrahim Han’dan ferman almışız
Bunlar rüya değil apaçık gördüğüm            bir emirdir verilmiş. İhsanlarına şükür.      Tarik-i Nakşi’de seyranımız var”
hâller.                                      Amelim havf-i reca, makamım da                Tekrarında fayda vardır ki, bu kitapta
                                             (Salih Baba’nın deyimi ile): “Şemsi          yazılanların tamamını merciine arz edip
 Bazan öyle bir tecelli oluyordu ki nazar    Hûda zerresiyem.” Yani işim, korkmak,        tasvibini aldık.
edilen kimsede; bir iki bazan üç gün         yalvarmak. Bütün ihvan için korkmak,          Cenab-ı Hak cümlemizi Habibine
cezbe ve sekir hâli devam ediyor. Bazan      onların havfini çekmek, onlar için           bağışlayıp rızasına muvafık ve mutabık
da o nazarın dokunduğu kimselerin;           kaygılanmak, onlar için yalvarmak...         eylesin. Cümlemizin elini şeyhimizin
temizlenip, affa uğradığını müşahede         Makamım ise kâinatta bir zerre...            eteğinden kesmesin... (Amin)
ediyorum. Bu hâller de her zaman değil,
ara sıra belirip yine kayboluyor.             _______________________________                              dosta doğru - şubat 2015 9
                                              Gelin dergâhına dervişler
 Erzincan ovasında, bizim, Keleriç            Kılalım zevk ü cünbüşler
Köyünün kıblesinde bir Şıhlı köyü var.        Hûda’nındır cemî işler
Bir gün bizim köyden bu Şıhlı köyüne          Bu meydanı muhabbettir
geçecekmişiz. Bu köye dibi bucağı             Şefîimiz Muhammed’dir
olmayan öyle büyük bir nehir akıyormuş        Kuralım halka-i zikri
ki, bu nehre düşen veya akıntısına            Kamu bir edelim fikri
kapılan mutlaka boğulup kaybolurmuş.          Kılalım hamd ile şükrü
Nehrin kıyısında tanıdığımız ve               Bu meydanı muhabbettir
tanımadığımız pek çok kimse birikmiş,         Tarik ehline iffettir
karşıya geçmek istiyorlar. Fakat hiçbiri      Teveccühe gelin ihvan
buna muvaffak olamıyor. Bu sırada Paşa        Kuruldu halka-i Rahman
Hazretleri bize buyuruyor ki:                 Açıldı ravza-i rıdvan
                                              Bu meydanı muhabbettir
 - Ben bu nehrin karşısına geçeceğim.         Bu bir uzma-i nimettir.
Sen de izime basacaksın. Eğer aynen           Erişti Hazreti Sami
izime basarsan, beraberce geçeriz, İzimi      İçirdi bizlere câmı
saptırırsan suya kapılırsın.                  Kamu mestetti ağlâmı
                                              Bu meydanı muhabbettir
 Onun geçtiği yerlerden izine basarak         Sülük ehline hayrettir
sahile çıktım elhamdülillah.                  “Muhammed Beşir’i amed
                                              Ki oldur vârisi Ahmed
 Şimdi hatırladığım bir hal daha var ki,      Eder bizi makbul ümmet
şuurlu bir hâl içinde, aşikâre, zahiren       Bu meydanı muhabbettir
aynen yaşanmış gibi: Karşımda öyle            Dü çeşmi nûru Ahmeddir
yüksek bir dağ görüyorum ki, dimdik           Erişti Hazreti Dede
yamaçlarının ortasında sivrilmiş,             İçirdi bizlere bade
üzerinde bir tek çöp, bir kıl dahi yok,       Mir’at olmuştur Hazret’e
çırılçıplak. Dağın etekleri ise insanı        Bu meydanı muhabbettir
yutuverecek görünümde büyük bir               Dahi sırrı nübüvvettir
bataklık. Bu yüksek, çıplak ve yalçın         Erişti Sidreden cânan
dağa çıkmak mecburiyeti varmış. Koca          Beraberinde ıtri Reyhan
dağı kucaklayıp kavrayabildim. Tırmana        Dayansın işbu Erzincan
tırmana zirvesine çıkıp inmeyi başardım.      Bu meydanı muhabbettir
Sonra o dağ bir kız oldu. Paşa Hazretleri     Bu bir iyd-ı meserrettir”
“Bu kız, sultanlığa işarettir” buyurmuştur.  Peygamber Efendimizden bu yana feyiz,

 Bunlara benzeyen ve benzemeyen
birçok hâller tecelli etti, Çok zevkli
hâller..

 Sekir hâlinden fariğ olunca bir kısmını
seçemiyorum. Özü ruhuma aksetmiş,
tadı damağımda, özelliği ve güzelliği
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15