Page 17 - Dosta Doğru Dergisi 7. Sayı
P. 17
İNE’DE İNŞA EDİLEN MEDENİYETİMİZİN
TEMELLERİ
“Çü doğdun Mekke’de kıldın Medîne şehrine hicret Prof. Dr. Mustafa ALICI
Kamu ebrârın îmânı çü sensin yâ Resûlallah” Erzincan Ünv. İlahiyat
Salih Baba
Fakültesi Dekanı
Dinler Tarihi, bir yönüyle kültürel sistemler tari- açıdan sirküler, maddi açıdan ise tekamülcü yani lineerdir.
hidir, medeniyetler tarihidir. Medeniyetler, onları Dosdoğru yol üzerinde kendisini tekamül etme telaşındadır.
yaşayanlar için mutlak doğrudur ve günlük hayat- Mesela yolda giden arabada tekere bakan Hint medeniyeti,
ta karşılıkları vardır. Yaklaşık çeyrek asırdır medeniyetleri arabaya bakan Batı, yol ve arabaya bakan ise İslam medeni-
çatıştıran Huntington’un (Medeniyetler çatışması) teorisi veya yetinin kendisidir. Yine sıfır rakamını Hint dünyasından alıp
son zamanlardaki uluslararası toplumun öne çıkardığı Medeni- onu matematikte lineer/doğrusal hale dönüştüren matematikte
yetler ittifakı oluşumları gibi ayrıştırıcı veya birleştirici çabalar bir ilerleme içine giremeyen Roma rakamlı batı medeniyeti,
bulunmaktadır. sıfır gibi hem her şey hem de hiçbir şey olan” bir rakamı İslam
Medine’de bizzat Hz. Peygamber (SAV) tarafından inşa medeniyeti batıya kazandırmıştır. Halbuki bu tavrıyla Batı
edilen ve yaşanan İslam medeniyeti ise diğer medeniyetlerin medeniyeti bir kapris, kıskançlık ve rekabet medeniyeti haline
kavşak noktasında bulunan, uzlaştırıcı, aktarıcı, islah edici ve bürünmüş dolayısıyla olgunlaşmayı değil, bitirilmemiş bir proje
dönüştürücü bir yaklaşıma sahiptir. İslam, medeniyet olarak olarak kalmayı kendi mevcudiyetinin bir garantisi saymıştır.
tüm insanlığın masum, mahsun ve mazlum değerlerini ku-
caklar onları ortaya çıkartır ve Doğu medeniyetleri barış konusunda sakinliği, sükûneti, iç
yaşaması için çaba gösterir. Hakkı devinimi tamamlamayı düşünürken Batı, tüm dünyaya barışı
gizlemek değil onu ilan etmeyi getireyim derken insanları pasivize eden bir anlayışı savunmak-
ve yüceltmeyi esas alan dinimiz tadır. İslam medeniyetinde kişinin barış içinde olması için iç
batılın yayılmasını, ifşa edilmesini, huzur ve barışçıl bir bedene sahip olması yetmez. İslam’a göre
neşvü nema bulmasını istemez. barış hareketlidir. Barışı yapmak demek tesis etmek, yaymak
Kafirlerin Müslümanlardan yüksek hareketlendirmek ve barış yapıcı olmak gerekir. Müslüman
yerlerde oturmasını yasaklamasının kelimesinde bireysel olarak sonsuza teslimiyet sosyo- kültürel
nedenlerinden biri de budur. açıdan ise barışı götürmek ve karşıdakine güven ve barış insanı
Zira bizim medeniyetimiz “Allah” olduğunu göstermek yatar. Zira İslam medeniyetine göre barış
kelimesinin en yüce, müminlerin bir özgürlük sorunudur. Sonsuz varlığa tapan inanan, Son-
ise en üstün millet olmasını öğretir. suz Varlığa köle- kul olan sonlu fani bir insan, varlık olarak
Doğu medeniyetleri derken; özgürlüğün kıymetini bilir ve diğer fanilere özgürlük verir.
Hint alt kıtası ve Uzak doğudaki
medeniyetlerini yani Hint, Çin Medeniyetler bağlamında İslam’ın orijinalliği şöyledir; TEO-
ve Japon medeniyetleri ile bun- LOJİSİ SADEDİR: Hz. Peygamber, karmaşıklaşan ilah fikrini
ların uzantılarını; Batı medeniyeti ve teolojiyi çok sade ve ihlaslı hale dönüştürdüğü nettir. İhlas
derken Yahudi- Hıristiyan gibi ikili suresi bize bu sadeliği verir. Doğmamış, doğurulmamıştır.
monoteist blok ile greko-romen RUHBAN SINIFI YOKTUR. Hz. Peygamber, ruhban sınıfını
kültürle yoğrulmuş Pagan Avrupa ortadan kaldırdı. Dinde insan unsuru olunca ruhbanlık ortaya
kültürleri ve onun uzantılarından çıkar ve din antropolojik hale gelir. Bunun yerine insan ile Al-
oluşan Avrupa, Amerika Rusya ve
diğer Hıristiyan ülkeleri içine alan Asya ülkelerinin oluştur-
duğu medeniyeti kastediyoruz.Batı medeniyeti aslında XII.
Asırda İspanya’daki Endülüs Müslümanlarıyla veya Sicilya’daki
Müslümanlarla sıcak temaslar içinde olarak daima bir dönüşüm
ve etkileşim içindeydi.
Bir milletin düşünce, davranış ve yeteneklerinde ortaya çıkan
Medeniyet kavramının yapıtaşları olan varlık, mekan zaman,
insan, bilim, aynı zamanda medeniyetin yaklaşım tarzını bize
sunar. Söz gelişi Hint Doğu medeniyetleri için “zaman, dairesel/
sirkülerdir; sıfırı Hint medeniyetine borçluyuz. Ruhun beden
çarkında kısır döngüsünden kurtulup sonsuz huzura erişmesini
sağlar. Batı medeniyeti için ise zaman lineerdir. Doğrusal bir
çizgide basitten karmaşığa doğru, homojenlikten heterojen-
liğe doğru gider. İslam medeniyetinin zaman algısı ise ruhani
16 dosta doğru - şubat 2015