Page 19 - Dosta Doğru Dergisi 7. Sayı
P. 19

“ESASEN BÜYÜK
					                                                                SIR iNSANDADIR”

Teveccüh                                                             AbdurRahim REYHAN (ks)
  Sohbetleri

Sabahı şerifleriniz hayırlı mübarek olsun; hayırlı, nurlu             Hindistan cevizi gibi bir siyah Arap kölesini de geçirseler ona
       olsun.                                                        da biat ederim.” demiş.
         Yapacağımız bu büyüklerimizin ameli de sizin için
büyük bir amel olsun. Bu amelin feyzinden, nurundan, bere-            Bizim büyüklerimiz de maneviyat padişahlarıdır. Onların
ketinden Allah sizi ihya-âbâd etsin.                                 emridir; yoksa bizde ne var? Bir şey yok. Onun için siz nasıl
 Cümleten hoş geldiniz, sefa geldiniz, sefa getirdiniz. Uzaktan      görürseniz görün, biz kendimizi biliyoruz.
yakından, köyden şehirden gelenler hepiniz hoş geldiniz, sefa
getirdiniz başımın üzerinde geldiniz, sefa getirdiniz.                Allah size bağışlasın, Allah Habibine bağışlasın, Allah
 Allah şerefinizi, makamınızı yüceltsin. Allah aşkınızı, muhab-      büyüklerimize, pirlerimize bağışlasın. Cenabı Hak utandır-
betinizi arttırsın. Allah arzunuza ulaştırsın. Allah sizin de bizim  masın, iki cihanda da, mahcubiyet duyurmasın. Allah sizin
de sonumuzu hayır getirsin. Allah bu amellerimizi her zaman          hulûsunuzun, ihlâsınızın bârını, meyvesini yedirsin. Bize de
işlemek için fırsat versin, gayret versin, kuvvet versin, ihlâs      sabır, hazım versin. Sizin hulûsunuza, ihlâsınıza bağışlasın. Ben
versin, inanç versin.                                                sizin dediğiniz adam değilim, ama olsun.
 Allah’a şükür bugün teveccüh diye bir amelimiz var. Zaman
zaman işliyoruz bunu fakat çok ders alanlar oluyor, yeni              Pirimiz bir sohbetinde buyuruyordu ki adamın bir tanesi,
başlayanlar olacak. Bu ne demek, yani bu amelin nasıl bir amel       affedersiniz, bir gün ölmüş merkebine mezar yapmış gömmüş.
olduğunu bilmeyenler var.                                            Bunun üzerine de türbe yapmış, kabir yapmış. Kulaklı Baba
 Evet, bizim amelimiz büyük amel; büyüklerimizin ameli. Ama          Türbesi diye yazmış üzerine, Kulaklı Baba Türbesi. Kimse bil-
de ki sen büyük müsün? Hâşâ Estağfurullah; kemter, kıtmir bu         miyor fakat o isme hürmeten duyan gelmiş her taraftan
kapıda bir kıtmir. Pirimin evlatlarının kemterininkemteri.           gelmişler, orası olmuşbir ziyaretgâh.
 Allah hepimizi pirimize evlat etsin. Cenabı Hakk’a kul, habi-
bine ümmet, pirimize de evlat etsin. Ama olsun da taklidi             Gelenin her türlü hastalığı yok olurmuş, gidermiş. Niçin?
olsun. Biz taklidini yapacağız.                                      Oraya bir isim vermiş ya Kulaklı Baba Türbesi. Ama Kulaklı
 Adalet tahtının sultanı geldi                                       Baba burada, hâşâ Estağfurullah, hani merkebin kulakları var
 Hâşâ hâşâ estağfurullah biz bunlardan kendimize bir pay             ya uzun, ama onu kimse anlamıyor. Burada türbe, Baba ismi
ayırmıyoruz.                                                         geçiyor ya, ona hürmeten.
 Biz ne desek gönlünüze ağırlık gelecek. Şahinin yerine bir
çakal geçmiş. Olsun da emirle olduktan sonra olsun.                   Türk ıstılahında Türk büyüklerine insanların ileri gelenlerine,
 Hz. Ömer (R.A) Efendimiz ne buyurmuş? “Bizim başımıza               büyüklere, Baba denilmiş, Ata denilmiş. Mesela, Terzi Baba,
                                                                     İrşadi Baba işte böyle isimler verilmiş.

                                                                      Tabii ki bunlar büyük insanlara verilen bir isim, yetişkin
                                                                     insanlara verilen bir isim. O isim hürmetine Cenabı Hak oraya
                                                                     gelen hastanın şifasını veriyormuş. Değil mi? Cenabı Hak zaten
                                                                     öyle buyuruyor: “Kulum nasıl zannederse ben öyle halk ede-
                                                                     rim.”[1]

                                                                      Evet, şimdi biz de utanaraktan, hicap ederekten buraya
                                                                     çıkıyorum, yükseğe çıkıyorum. Gerçi benim arzum değil, sizin

18 dosta doğru - şubat 2015
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24