Page 12 - Dosta Doğru Dergisi 8. Sayı
P. 12

Hz. Peygamber’in (s.a.v) ashabu’s-suf-        Peygamber ve Hz. Ebubekir’in sığındığı
fesinin “suffe” lafzından geldiği yolunda     Sevr mağarası önüne kadar gelmeleri
görüşler de mevcuttur. Ancak kabul edilen     üzerine Hz. Ebubekir, Hz. Peygamber’in
en yaygın görüş, “sûf ” kelimesinden geld-    hayatına kastedilebileceği yolunda bir
iğidir.                                       endişeye ve korkuya kapılmıştır. Bunu
Tasavvufun Menşei: Hz. Ebubekir (r.a),        üzerine Hz. Peygamber Ona “dilini
Hz. Ömer (r.a), Hz. Osman (r.a) ve Hz.        damağına yapıştır ve kalbinden Allah’ı
Ali’nin (r.a) tasavvuf tarihinde müstesna     zikret” diye emretmiş ve kulağına üç
bir yerleri vardır. Tasavvuf geleneği,        defa zikretmiştir. Bu zikir ve emirden
gerek Kur’an-ı Kerim ve gerekse Hadis-i       tarikât-i hafiye (gizli zikir yolu)
şeriflerde sıkça vurgulanan “takva ve         doğmuştur. Nitekim Abdurrahim Reyhan
kulun kendisini yaratan ve nimetini           hazretlerinin, Resullullah’ın “Rabbim
veren Rabbini sürekli zikretmesi” düsturu     sadrıma ne doğurduysa ben onu yar-ı
üzerine kurulmuştur. Nitekim Hz.              garım Ebubekir’in göğsüne aktardım”
Peygamber sahâbîlere zikir telkin etmiş ve    ifadesi, Hz. Ebubekir’in tasavvufun
bazı sûfîlere göre, bu telkini de ilk olarak  doğuşundaki rolünü ortaya koyar. Bazı
Hz. Ebubekir’e yapmıştır. 622 yılında         sûfîler ise tasavvufun doğuşunu Hz. Ali
yapılan Hicret esnasında müşriklerin Hz.      ile başlatır. Bir rivayete göre Hz. Ali,
                                              Resullullah’a “Allah’a en yakın ve kullara
                                              kolay yol hangisidir, göstermenizi niyaz
                                              ederim” hitabında bulunur. Buna karşılık
                                              Resullullah; “Ya Ali! diz çök ve gözlerini
                                              yum” dedikten sonra “La ilahe illalah”
                                              lafzını söyler. Hz. Ali dinler ve ardından
                                              üç defa bu lafzı tekrar eder. Böylece
                                              Resullullah ile Hz. Ali zikre başlar ve
                                              Allah’a yakınlık derecesinde en yakın
                                              ve kolay yolun zikr olduğunu ifade
                                              etmiş olur. Diğer bir rivayete göre Hz.
                                              Peygamber’in hicret öncesinde Hz. Ali’ye
                                              “Ben Medine’ye gidiyorum. Sen bu gece
                                              benim yatağımda yat, hırkamı üstüne
                                              ört. Müşrikler beni yatıyor sansınlar.
                                              Sabahleyin şu emanetleri sahiplerine ver.
                                              Ondan sonra sen de gel” emri sırasında
                                              Ona bir sır verdiği ve böylece tasavvufun
                                              başladığına inanılır. Bununla birlikte bazı
                                              sûfîler tasavvufun Hz. Ömer, Hz. Osman
                                              ve bazı sahâbîlerin usul ve erkânından
                                              doğduğuna inanır. Hz Peygamber,
                                              Hz. Ömer’i İslâm’a daveti sırasında

Dosta Doğru - Ağustos - 2015                                                               11
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17