Page 14 - Salih Baba Divanı
P. 14
5
Bu fânî dünyâyı gezdim dolaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Çok erenler sohbetine ulaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Hâk i bâd ü âb ı âteş bünyâdım 1 1- Vücudun yapısı; Toprak, ha-
Sûret-i beşerde âdemdir adım va, su ve ateştir.
Bilmem cinnî miyem yoksa dîv-zâdım 2 2- Dîv-zâd: Şeytandan doğ-
Aslımdan bir haber veren yok bana muş, cinden doğmuş.
3- Rûz u Şeb: Gece ve gündüz.
Ben de bu derd ile iflâh olmazam 4- Kande: Nerede, nereye.
Rûz u şeb ağlaram bir an gülmezem 3 5- Kîl ü kâl: Dedikodu.
6- Meâl: Mana.
Kanden gelip gideceğim bilmezem 4 7- Mecnûn: Deli.
Aslımdan bir haber veren yok bana 8- Divâne: Budala, alık.
9- Kul ile Allah arasında
Arada söylenir bunca kîl ü kâl 5 yüzbin perde var.
Çokları özsüzdür çıkmaz bir meâl 6 10- Hicâb: Örtü, perde. Tasav-
Söyleyip dinlemek büyük bir vebâl vufta ilâhi sevgiye engel
Aslımdan bir haber veren yok bana olan bağlar.
11- "Men aref": "Nefsini bilen
Acâib kalmışam işbu insâna Rabbini bilir" (Hadis).
Ekserî dönmüşler vahşî hayvâna 12- Vâkıf olmak: Bilmek.
Ya ben mecnûn yâhûd anlar dîvâne 7-8 13- Muhbir: Haber veren.
14- Hergiz: Asla.
Aslımdan bir haber veren yok bana 15- Eşed: Şiddetli.
16- Sertâc: Baş tacı olan.
Abd i Hak beyninde yüzbin hicâb var 9 17- Nâcî: Fırka-i Naciye: (Kurtul-
Her hicâbda yüzbin sual cevâb var 10 muşlar fırkası Ehli Sünnet.)
Burada inceden ince hisâb var
Aslımdan bir haber veren yok bana
"Men aref" sırrına vâkıf olmadım 11-12
Çok muhbire vardım haber almadım 13
Hergiz bundan eşed bir derd görmedim 14-15
Aslımdan bir haber veren yok bana
Yetmiş üç fırkanın sertâcı benem 16
Kangısına sorsam der "nâcî benem" 17
Bildim ki cümlenin muhtâcı benem
Aslımdan bir haber veren yok bana
9