BÜYÜK SİLSİLE-İ ŞERÎF’in TÜRKÇE ANLAMI

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm

Bismillâhirrahmânirrahîm

Hamd, âlemlerin rabbı olan Allah’a mahsustur.

Hamd ve senanın (övüp yüceltmenin) tamamı Allah’a aittir. Salât ve selam yaratılmışların en hayırlısı olan Hz. Muhammed aleyhisselâm ve O’nun âline (çoluk çocuk, aile ve sülalesine), ashabına ve ezvâcına (hanımlarına) ve ehli beytinin (ev halkının) tamamına olsun.

Ya ilahî! Bu hatmi şerîfi bizden kabul buyurduktan sonra, sevabının mislini fazlın ve kereminle (üstünlük ve lütfunla) sıdk (doğruluk) ve safa (saflık, huzurluluk) kaynağı, yaratılmışların en şereflisi, seyyidimiz (efendimiz, büyüğümüz) Hz. Muhammed Mustafâ aleyhisselâmın ruhuna ve âlinin, ezvâcının ve ashabının ve ehli beytinin ruhlarına vasıl eyle.

Yüce Nakşıbendiyye, Kâdiriyye, Sühreverdiyye, Çeştiyye ve Kübreviyye tarikatlarının silsilelerindeki büyüklerin ruhuna,

Bilhassa; şeyhimiz, sığınağımız, kendisine uyduğumuz imamımız, tarîkat imamımız, devamlı akan feyzin ve yayılan nurun sahibi, dinin güzelliği, hak ve hakikat şeyhi; Muhammed, Üveysi, Buhara’lı isimleriyle tanınmış Şâh-ı Nakşıbend’in ruhuna, (Muhammedi, Uveysi, Buhari ve maruf birer irşad şeklidir. İfade edilmek istenen asıl mâna da herhalde budur.)

Marifetlerle kemâlin kaynağı, sâdâtın (silsile büyüklerinin) seyyidi Seyyid Emir Külâl’in ruhuna,

Zâtına yönelen, mâsivayı (Senden başkasını, gayriyi, yaratıkları) unutan Semmas’lı Şeyh Muhammed Bâbâ’nın ruhuna,

Ganî (yaratıklara ihtiyacı olmayan) Mevlâ’sının muhabbetine dalan ve Hazreti Azîzan ismi ile bilinen Ramitin’li Hâce (hoca, öğreten, efendi, sahip) Ali’nin ruhuna,

Dünyevî ve uhrevî isteklerin hepsinden vazgeçen Fağnev’li Şeyh Mahmud İncirî (Encirî)’nin ruhuna,

Beşeri perdelerin hepsinden soyunan Rîveger’li Şeyh Arif’in ruhuna,

Evliyanın kutbu (başı), asfiyânın (safilerin, seçkinlerin) delili, bidatları (dine ve tarikata sonraları yamananları) yok edip kaldıran, sünnetleri diriltip yaşatan, Şeyhlerin Şeyhi Gucdüvan’lı Şeyh Abdülhâlik’in ruhuna,

İkinci bin yılın müceddidi (dinin zahir ve bâtınını yenileyip düzeltici), İmam-ı Rabbani ismiyle tanınan (mâruf usulünce irşad olan), hakkâni (hak ve adalete uygun) kutub, Samedânî (Allah’a mensup) gavs, Serhend’li Şeyh Ahmed Farûkî’nin (Hz. Ömer’in torunu ve O’nun gibi hakkı ifade edici olan) ruhuna,

İrşâd dairesinin kutbu, insan ve cinlerin gavsı, istikamet (doğruluk ve aklı selim gereğince) Allah’da seyreden, rükû ve secde ehli (namaz ehli olan) Zülcenâheyn (zahirî ve bâtınî kanatların sahibi olan) efendimiz Hazreti Ziyâüddin Mevlana Şeyh Hâlid’in ruhuna,

Hilmin (yumuşak huyun) kaynağı, karanlıkları aydınlatan, aşiret ve kabileler arasında hidayet sahibi, bütün yaratılmışların efendisinin soyundan olan (Seyyid), efendimiz, dinin ışığı Hazret-i Seyyid Abdullah’ın ruhuna,

İrşad ve medar (sebeb, vasıta) kutbu, kendisiyle öğündüğümüz, vakur (vekar sahibi, ağırbaşlı) efendimiz, çok gayretli şeyhimiz din yıldızı Şeyh Seyyid Tâhâ’nın ruhuna,

Geçmiş büyüklerin sultanı, gelecek büyüklerin kendisine uyacağı, korkanlarla birlikte bütün insanların gavsı, ümmet ve sâliklerin kutbu, yardım isteyenlerin imdadına yetişen, âşıkların munisi (dostu, arkadaşı, seveni), üveysî, kâmil ve mükemmil (kemâle erdirici) şeyhimiz, efendimiz Hz. Seyyid Sıbgatullah Arvâsi’nin ruhuna,

Ariflerin sultanı, vâsıl olmuş kutupların kutbu, mutlak fena ile şereflenmiş olan, Rabbine sülük eden sâlikleri en doğru şekilde terbiye eden, parlak şeriatın yayıcısı, zararlı bidatların kökünü kazıyan, selef ve tabiîn’in (Müslüman olarak Peygamber (S.A.V.) Efendimizi görenlere sahabe; sahabeyi görmüş bulunanlara tabiîn; tâbiînlerle görüşmüş olanlara de tabei tabiîn denir. Bir rivayette İmâm-ı Gazâli’ye kadar olan büyüklere selef, ondan sonrakilere de sonrakiler anlamında müteahhirîn denir.) yaşayış ve eserlerin müceddidi, kendinden sonra gelenlerin yol, usul ve temelinin hazırlayıcısı, mutlak tasarruf sahibi, etrafta yapılan araştırmalardan anlaşılacağı gibi benzeri görülmeyen, fesat çıkaran nisbet sahibinden nisbeti kesen efendimiz Tağ’lı Hz. Şeyh Abdurrahmân’ın ruhuna,

Hakk’a ulaşanların sultanı; ulu âşıkların dayanağı; yakîn ile irşad kutbu; hilim, marifet ve ihsan (iyilik, lütuf, bağış) kaynağı; ilim, edeb ve irfan (Allah vergisi ilim ve anlayış) sahibi; mâsivâyı yakan (yaratıkları gönülden çıkaran); fenâ’dan sonra fena ile, bekâ’dan sonra beka ile şereflenen; parlak (bir ışık gibi olan) şeriatı diriltip aydınlatan, zararlı bid’atları ortadan kaldıran ruhumuz ve mallarımız O’na feda olsun kâmil ve mükemmil şeyhimiz Erzincanlı Şeyh Muhammed Sami’nin ruhuna,

Velîlerin baştâcı, Hudâ’nın bütün yaratıklarının delîli; mürşidlerin kendisiyle övündükleri, sıdk, sadakat, hakîkat, marifet ve irfan kaynağı, mâsivâyı yakan, cezbe ile Allah’a ulaştıran; şerîat, makbul tarikat, edeb ve ihsan ile şereflenen ruhumuz ve mallarımız O’na feda olsun kâmil ve mükemmil şeyhimiz; Hazreti Sâmi’nin dergâhının hadimi (hizmetkârı); Şeyh, Şah, Erzincanlı Muhammed’lerin ikincisinin ruhuna,

Evliyaların sultanı, Peygamberlerin sırlarının emanet edildiği zat, sûrî (görünen) ve manevî (görünmeyen) kemâlleri kendinde toplayan, en büyük şeyh ve Kutbul aktâb ruhumuz ve mallarımız O’na feda olsun (efendim, efendim, efendim, seyyidim, senedim, kendisine tutunup kendisi ile iftihar ettiğim, kendisinden yardım istediğim) üveysî, kâmil ve mükemmil mürşid; âşıkların baş tabibi, Şeyh, Şah, Bayburt’lu Mûsâ Dede’nin ruhuna,

Ariflerin en ileri geleni, evliyaların büyüğü, asrın bir tanesi, Allah’ın dostu, reyhan kokulu, müridlerini koruyan, aşıkların sultanı, hikmet, edeb ve irfan sahibi, gönülden vefalı, ihvanına gönül şenliği sunan, Peygamberimizin(s.a.v) varisi, kamil ve mükemmil, seyyid, Şeyh, Şah Erzincan’lı Abdurrahim’in ruhuna,

Sâdâtdan, halîfelerden, müritlerden, muhiblerden, mensuplardan ve bu yüce tarîkata ve diğer tarîkatlara müntesip olanlardan her birinin ruhuna da vâsıl eyle.

Ya Rabbi! Bu hatmi şerifin sevabının mislini hepsinin amel sahifelerine yazdır. Onunla cümlenin derecelerini yücelt. Hepsinin derecelerini a’lâyı illiyyin’e yücelt, hepsine karşı muhabbetimizi artır. Hepsinin bereketlerinden üzerimize akıt. Bu yüce tarîkatın sülûkunu bize tamamlat, Şeyhimizin rızâsına mazhar olmaya, emirlerine uymaya, yasakladıklarından sakınmaya bizi muvaffak eyle,

Yâ Rabbi! Zâtında fenâ’ya ulaştırarak sülük eden sâdâtımızın kademi üzerine Zâtınla bekâ’yı bize nasib et.

Yâ İlâhî! Hatâlarımızı bağışla, evliyanın muhabbeti ile bizi muhabbetine ulaştır.

Ey merhametlilerin merhametlisi! Dînin ve tâatın (emrine uyup, kulluğunu yapmanın) doğrultusunda bize tevfîk (ilâhî yardımını) ve istikameti (din yolunda dosdoğru olmayı ihsan et, bağışla.

Âmin, Âmin, Âmin.. Bütün hamd ve senalar âlemlerin Rabbı’na mahsustur.