Page 73 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 73
Gülden Bülbüllere
İşte o günde, kıyamet koptuğu zaman melekler yok olacak. On-
ların halkiyeti insanlardan çok evveldir. Hâlâ kıyamete kadar da
halkiyeti devam ediyor. Çünkü Peygamber Efendimiz Miraç’ta
öyle gördü.
Daha başka neler gördü? Büyük bir derya gördü, çok büyük bir
derya. Deryanın ortasında çok büyük bir ağaç var. O ağaç da çok
büyük, o ağaç da dünyaya sığmaz. Ağacın dalında bir kuş gördü.
Kuş da çok büyük. Kuşun gagasında toprak parçası gördü, çamur.
Onu da sordu?
—Ya Rabbi bu derya nedir? Bu ağaç nedir? Bu kuş nedir? Ağ-
zındaki bu çamur nedir?
—Ya Habibim, bu derya benim rahmetim, ağaç da dünya. Bu
ağacın dalları var ya, dünyada da o kadar milletler var.
Hepsi Ümmet-i Muhammed’den mi? Değil. Kaç türlü insan
var? Millet olarak değil de inanç yönünden İsevîler, Musevîler,
Mecûsîler, putlara tapanlar var, ateşe tapanlar var. Sığıra tapanlar
var. Şeytana tapanlar var. Güneşe tapanlar var, sayılmayacak ka-
dar. Bunların hepsi bâtıl inanca sahip olmuşlar.
—Ağacın dalındaki kuş senin ümmetindir. Kuşun ağzındaki,
gagasındaki çamur da senin ümmetinin günahıdır. Bu kuşun gaga-
sındaki çamur deryaya düşerse, deryayı bulandırır mı? O kadarcık
çamur deryayı bulandırır mı?
Bulandırmaz. Yani Cenabı Hakk’ın rahmetinin nihayeti yoktur.
(GB2)
...
Peygamber Efendimiz’e Cebrail (as) vahiy getiriyordu. O vahiy
ona kâfi değil miydi? Ayetleri okuyabilirdi, onlarla amel işleyebi-
lirdi. Kur’anı Kerîm’in anlaşılmayan bir tarafı var. Zâhiri var, bâtı-
nı var. Zâhirini bütün halka anlattı, bildirdi. Bâtınını kendisi yaşa-
dı.
Neydi: İlim ile Allah bilinir. Amel ile Allah bulunur. Aşk ile
Allah görülür.
Ne yaptı? Kırk gün Nur Dağı’nda kendisini hapsetti. Taşın içe-
risinde ayakta durursa başı taşa değer. Başını eğecek ki durabilsin.