Page 71 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 71
Gülden Bülbüllere
Gidip bakıp da ne görsün. Sağa bakınca itaat edip de Cenabı
Hakk’ın cennetini kazananları, cennet ehlini görüyormuş. Onları
zevkli, sefalı görünce neşeleniyor. Sola bakıyor. Cehennem ehlini,
azap çekenleri görüyor. Üzülüyor. (GB2)
...
Peygamber Efendimiz Miraç yaptığı zaman Cenabı Hak soru-
yor:
—Habibim bana ne hediye getirdin? diye soruyor.
—Ya Rabbi, sen ganisin. Senin hazinelerin dolu. Muhtaç olan
benim. İhtiyacı olan benim. Fakirliğimle geldim. Yokluğumla gel-
dim, diyor.
—Habibim! Çok makbul bir hediye getirdin.
Bu amel fakirliği. Ameli güzel işler, işlememiş gibi düşünür.
Bir de var ki amel işlemiyor, o değil. Amel için gelmişiz dünyaya.
Amel zenginliği nedir? Ben yaptım, ben ettim. Benim şu kadar
zenginliğim var. Oruç tuttum, namaz kıldım. Şu hayır-hasenâtı
yaptım. Bunları gözümüzün önüne getirirsek olmaz.
Ama bir de var ki yapamadım diye düşünüyor. Allah’ın indinde
makbul olan o oluyor. Bütün ilmini, amelini rabıtadan bilirsen
eğer, amel fakirliği oluyor. (GB2)
...
Peygamber Efendimiz, gece sabahlara kadar namaz kılıyormuş.
Aişe Validemiz ona:
—Ya Resulullah! Niçin sen bu kadar kendine zahmet ediyor-
sun? Allah seni ‘Rahmeten’lil-âlemîn’ olarak gönderdi, diyormuş.
Allah, Peygamber Efendimiz için buyuruyor ki: “Habibim! Bu
kâinatı senin için halk ettim. Seni halk etmeseydim bu kâinatı halk
etmeyecektim.”
Bu kâinat derken “yerleri, gökleri, melekleri, insi, cinni, cenne-
ti, cehennemi, dünyayı, ahireti, görünen, görünmeyen, ne kadar
halkiyet varsa, hepsini senin için halk ettim.” Böyle iken gece sa-
baha kadar namaz kılıyormuş, dizleri şişiyormuş. Aişe Validemiz
de bunu görüp acıyormuş: