Page 19 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 19
Gülden Bülbüllere
Ondan sonra kim geliyor? Seyyid Sıbgatullah Arvasi, Gavs-ı
Hizani, Gavs-ı Azam. O da Evlad-ı Resul’den. O nerede? Bitlisin
Hizan İlçesi’ndeymiş.
Ondan sonra kim geliyor? Abdurrahman Tagi Hazretleri. O da
zülcenaheyn, çift kanatlı. O da Kürdistana ilmi şeriatı, ilmi tarikatı
yerleştiren olmuş.
Ondan sonra kim geliyor? Muhammed Sami Erzincani. Bu
kimmiş? Öyle yüksek bir sülalenin evladı, öyle bir ilim sahibi ki,
buyuruyor: “yedi yaşıma kadar ben meleklerin gökten inip çıktıkla-
rını görürdüm; yedi yaşımdan sonra daha göremedim”. Fakat O
zahirde hem medrese hocalığı yaparmış. Yani Arabî ilmi okutup,
yetiştirip, icazet veriyormuş. İstanbul’da fakülte bitirmiş diploma-
sında o zamanda sultanların, padişahların imzası varmış, rüştiye
mekteplerinde hocalık yapıyormuş. Böyle iki yönlüdür.
Ondan sonra gelen Muhammed Beşir Efendi Hazretleridir. Kim
bu? Bu da Evlad-ı Resul’denmiş. Elinde de hücceti şeceresi var-
mış. Fakat tarikata girdikten sonra, şeyh efendimizin sohbetinde
geçer, elindeki şecereyi ne yapmış? Bir duvarın kovuğuna sokmuş,
çamurla örtmüş, kaybetmiş. Niçin bunu böyle yapmış? Ona varlık
olmasın diye. Çünkü bizim tarikatımız mahviyettir. Tarikatta ke-
malât mahviyettir, yokluktur. O da ona bir varlık olmasın diye o
şecereyi kaybetmiş.
Ondan sonra gelen kim? Bizim Şeyh Efendimiz Dede Paşa. İs-
mi Musa, soy ismi Baştürk’tür; fakat Dede Paşa ismi nereden geli-
yor? Sonradan ona verilen bir mahlas oluyor. Ama nasıl bir meşa-
yih? Zamanımızın en büyük bir meşayihidir. Elkâbında ne buyru-
luyor?
Dede Paşa’dır mahlası, Cemî-i evliya hası
İrşat etmiştir çok nası, O idi zamanın gavsı
Bizim silsilemiz budur. Böyle bir sağlam, altın zincir halkası
gibi gelmiştir. Onun için burada Cenabı Hakk’a çok şükretmemiz
lazım ki bu zamanımızda herhangi bir sahte tarikata, sahte bir me-
şayihe bizi kaptırmamış. Bunlarda çok var, Allah’a sığınırız. (AR1
Sohbet 1A)