Page 21 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 21
Gülden Bülbüllere 16
Onun için kelam-ı kibarlar boşuna söylenmemiş.
Gâh olur ehl-i cehennem yakarım bu alemi
...
Bir sayha eylersen tutuşur eflâk
Sayha: Aşkla beraber gelen nârâ, seda. Hey! Hu! Hay! Allah!
Eflâk: Gökler, ay, yıldız. Bütün varlıklar.
Buradaki esrar şudur ki: İnsan her şeyin büyüğüdür. Feleklerin, her
şeyin büyüğü. Allah'ın zatından sonra büyük olan insandır. Allah'ın
zatından sonra güzel olan insandır.
Bir de hıfz-ı nisbet var. Gördüğün bir şeyi söylemeyeceksin. Veyahut
başkaları sende görse "Seni şöyle gördüm. Sen şöylesin." dememelidir.
Niye? Varlık gelir. Veya başkaları duysa şöhret olur. Şöhretten
kaçınmışlar. Varlıktan korkmuşlar. Bizim tarikatımız böyle. Hepsi de
böyle tarikatların ama en fazla bizim tarikatımız böyle. En fazla bizim
tarikatımız nazenin, azizan, kibar tarikat. Bizim tarikatta şöhrete hiç
kapılmazlar. Makam, mevki, rütbeye yer vermemişler. Çünkü bütün
bunlar gayedir. Arzudur bunlar. Yar’dan, Allah'tan ayrı koyar. Eğer
kalbinde başka bir şey varsa Allah yoktur.
Celali Baba buyurmuş ki :
Metaımdan alan gelsin derin deryadan almışam
Bugün aşkın pazarıdır veren Mevlâ'dan almışam
Rabıta: Meşayihini düşünmek. O'nu karşısına almak.
Tefekkür: Peygamber Efendimizi düşünmek. Onu hatırlamak. Ona
sevgi duymak.
Huzur: Allah'ı düşünmek. Allah'ın zatına mekan sıfatı tayin edilemez.
Ondan bahis olunmaz.
Meta: Satılacak mal. Herkesin pazara çıkardığı mal. Yeme, giyme
maddesi. "Benim metaımın müşterisi var? Alacak olan gelsin" diyor.
Derin derya: Kalp ilmi. Allah aşkı.
Kimin kalbinde Allah aşkı var ? Onun da bir satıcısı var. Meşayihtir.
Meşayihin kalbinden alınır.
Allah görünür, bilinir de bahis olunmaz. Niçin?