Page 23 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 23
Gülden Bülbüllere 18
Gülden Bülbüllere 1-4
Mevlana demiş ki müritlerine:
—Cezbe gelip de benim yerden ayaklarım kesildiği zaman bir tabağa
veya tepsiye vurun ki ben onunla şuğullanayım da semâya
çıkmayayım.
Niye? Şöhret olmasın diye. Her sema yaptığında artık çalmaya
başlamışlar. Onu da değiştirmişler. Bid'at olmuş. Teflerle tamburlarla.
Şayet Mevlana'nın dediği gibi olsaydı. Bid'at olmazdı. Onun dediğini
değiştirmişler.
Cezbe var! Ama biraz gözlerinizi açıp etrafa bakın. Sohbet devam
etsin. Aşk nedir? Allah sevgisi, Resulullah sevgisi, meşayih sevgisi.
Çok tatlıdır. Buna doyum olmaz. Ama sabrını isteyin. Sabrı ile beraber
olsun. Bu aşka muhabbete tahammül ederlerse, cezbeyi tutarlarsa,
daha da ilerliyorlar. Daha da süratli yol alıyorlar.
Mürşidimizi Erzincan'dan Ankara'ya yolcu ediyorduk. Ankara'ya
gidince bir yıl gelmeyecek diye düşünüyorduk. Biz de köy hayatı
yaşıyoruz. Dokuz ay çalışıyoruz. Annem, babam, kardeşimiz var?
İçimiz müteessir. Elini öpeceğimiz zaman elimi tuttu, bırakmadı:
—Benim Efendim Niçin bu kadar üzülüyorsun? Niye bu kadar
kendini yiyorsun? Dedi.
Bir müritte muhabbet ile ayrılık birleşirse avını yakalayan karakuşa
benzermiş. Avını bulunca “vur” diye ses çıkarırmış. Fakat bu aşkı,
muhabbeti muhafaza edeceğiz. Tarikatımızın şerefini, mürşidimizin
şerefini muhafaza edeceğiz. Zahirdeki hareketlerini tenkit ettirmeden
Hıfz-ı nisbet etmek lazım.
Şeriat: Zahir. Tarikat: Sır. Tarikatın her hali sır. Herhali gizli.
Tarikatın her nimeti gizlidir. Sen, ben ruhumuzu bilebiliyor muyuz?
Tarikat ruh ile olan bir yol. Bunu gören demez. Diyen bilmez. Bilen
bilir. Bilen demez. Çünkü bakın :
Ehl-i aşkın halini sorman muhaddisten müderristen