Page 27 - Salih Baba Divanı
P. 27
25- Kebş: Koç. Hakîkat hâfızı dîv-i recîmden 34-35
26- Esrâr: Sırlar. Alır berzahdan insânı şerîat 36
27- İzhâr: Gösterme, meydana
çıkarma.
28- Furkân: Kur'ân-ı Kerim. Hakîkat ehlinin hem muktedâsı 37
29- Örtüler kalkıp nur üstünur. Kamu ebrârın îmânı şerîat 38
30- Bahr: Deniz.
31- Nebî: Peygamber. Hakîkat lübbü esrâr-ı kelâmdır 39
32- Zuhûr: Görünme, meydana Zuhûra getiren anı şerîat
çıkma.
33- Bürhân: Delil.
34- Hâfız: Esmaül Hüsna'dandır. Hakîkat rûhudur hem evliyânın
35- Dîv-i recîm: Taşlanmış dev Dahi ecsâm ile cânı şerîat 40
(şeytan).
36- Berzâh: Ara, arada. Hakîkat mazharı hem ism-i zâttır 41
37- Muktedâ: Kendisine uyulan,
önde gelen. Sıfatın cümle bürhânı şerîat
38- Ebrâr: Iyiler.
39- Lübb: Öz, asıl. Hakîkat gerçi kim şems-i Hudâ'dır 42
40- Ecsâm: Cisimler. O şemsin mâh-ı tâbânı şerîat 43
41- Mazhar: Nail olma, bir şe-
yin çıktığı yer.
42- Şems-i Hüdâ: Allah'ın gü- Hakîkat ehlinin yoktur nişânı
neşi. İmâret eden ekvânı şerîat 44-45
43- Mâh-ı tâbân: Parlak ay.
44- İmâret eden: Yapan, imar Hakîkat kenzinin miftâhı oldur 46-47
eden. Dahi hem hısnı derbânı şerîat
45- Ekvân: Yaratıklar. 48-49
46- Kenz: Hazine.
47- Miftâh: Anahtar. Hakîkat ehlinin düşmânı çoktur
48- Hısn: Kale. Olubdur şâh-ı merdânı şerîat 50
49- Derbân: Kapıcı (Muhafız).
50- Şâh-ı Merdân: Hz.Ali (r.a.) Anı bilmezse kimse Hakkı bilmez
51- Usât: Asiler.
52- Dârül-emân: Sığınacak yer. Usâtın dârül-emânı şerîat 51-52
53- Kenz-i hafî: Gizli hazine.
54- İIkâ: Ulaştırmak. Hakîkat âlemi kenz-i hafîdir 53
55- Ehl-i Muhibbân: Sevenler. Açıktır cümle meydân-ı şerîat
55- İhâta kılmak: Örtmek, kap-
lamak, kuşatmak.
57- Şeriatın tüm yapılacak işleri Hakîkat semtine ilkâ eder ol 54
onlara aşikardır. Kamu ehl-i muhibbânı şerîat 55
Cemî-i âlemi kılmış ihâta 56
Dahi hem arş-ı Rahmânî şerîat
Yürütür hükmünü şark ile garba
Hudânın emri fermânı şerîat
Hakîkat hâlidir hem evliyânın
Kamu ef'âli ayânı şerîat 57
22