Erzincan
Hakikat şehri, belde-i tayyibedir bu Erzincan
Feyz-i Mukaddes sırrı, âlemde nurani bir mekân
Lâyık görüp O’nu vakfeylemiş Medine’ye Rahman
“Bütün şark illerine bedeldir” demiş O’na Süphan
Pir Bahaddin, Pir-i Sami, Şah Beşir-i-yil Erzincan
Dede Paşa’da sohbet inci, himmet dertlere derman
Marifet güneş, feyiz derya, tasarrufla kâmilân
Onların devlet, bereketiyle kaimdir bu ekvan
Ravzası orda; divan, dergâhı orda kurmuş Piran
Orasıdır payitaht, nerede bulunursa Sultan
Münafık, münkiri çok, bunlarda Medine’den nişan
Şehir düzde, sokaklar düzgün, evi bahçeli bir plan
Çocuklar şen, analar ihramlı, yok erkekte tuğyan
“Etrafı dağlı, ortası bağlı”, hem makam-ı ihsan
Fırat, Eşkisu, Girlevik ilahi lütuf ve gufran
Cemâl içindir Celâl; zelzele, hariçler imtihan
“Erzincan’ı, hatırlamak rabıtadır” demiş merdan
“Erzincan’a dönmekle ihlâs, teslim bulur müridan”
Üzüm, elma, kaysısı, hurma; bağı, bahçesi cinan
Kozu, tozu, loru, kartolu; basdıh, saruç, gül, reyhan
Bayburt’tan çok, Erzurum’dan az alınmış, özel lisan
Munis ve nurlu, akça-pakça, ülfet ehli bir insan
Yâ Rab, yolu gibi düzgün eyle; ver onlara irfan
Lütfet Fehmi’ye Erzincan hakikatından bir derman