HÂCE ALÂUDDIN ATTÂR
Kuddise Sirruh
Dogumu:?
Vefâti:Çiganyan, 802 H. / 1399 M.
Semâili
Orta boylu, gökçek yüzlü, esmer tenli, büyükçe sakalli idi.Dâima huzû ve husû üzere bulunurdu.Sâh-i Naksbend Hazretlerinin sâdik mürîdi, dâmâdi ve halîfesi idi.
Buhârâ’li zengin bir âilenin oglu olmakla beraber mizaci fakra mâil, ilme ve hürmete düskündü.Zâhir ilimlerini tahsîle merakli olup devam ettigi Buhârâ medresesinde altinda bir eski hasir, basi için tugladan bir yastik ve önünde kitabini koymaya mahsus tahtadan bir rahlesi mevcud idi.
Genç yasinda dervis oldu.Âileden gelen zenginlik gururunu kirmak için hazret-i Naksbend ona elma satmasini emretti.Önce kenar mahallelerde, taninmayacagi yerlerde satti.Hâce Hazretleri Alâeddin’e kardeslerinin dükkânlarinin önünde satmasini emretti.Alâeddin kardeslerinin bu isi garib göreceklerini anlayip biraz agirdan aldi.Hazret israr etti.Alâeddin, elma tablasini aldi, kardeslerinin attarlar çarsisina vardi.Bunun bir tekne içinde elma sattigini gören agabeyleri nefsânî onurlarina ve zenginliklerine yediremeyerek Alâeddin’e agir konustular.Elma tablasini elinden aldilar, dayak attilar.Bunun üzerine Alâeddin:
-Benim efendim bana elma sat dedi, ben de satacagim!Hem nerde derse orada satacagim!Dükkâninizin önünde bagira bagira satacagim! Ne yaparsaniz yapin, ben onun emrini yerine getirecegim, dedi.Sonra dergâha geldi.
Onun nefsini kirdigini gören Hâce hazretleri:
-Oglum Alâeddin! Artik elma satma isi tamam.Kardeslerinin nefsinin kabardigini, senin nefsinin ise ezildigini gördüm.Bundan böyle sohbetlere de devam et.Ilmini, fazlini tamamla.Cenab-i Hak yardimcimizdir diye buyurdular.
Alâeddin bir yandan medreseye, bir yandan sohbetlere devam ediyor, kemâle dogru sür’atle ilerlemesi, fiil ve harekâtindan belli oluyordu.
Hâce Hazretleri onun bülûga ermesini gözetliyor, erlik çagina geldigini duyunca dogru medreseye gidiyor.Alâeddin’in bir eski hasir üzerinde derse çalistigini görüyor ve kendisine:
-Oglum Alâeddin! Eger kabul eder isen bu gece bülûga ermis bir kizim var.Onu seninle evlendireyim! buyurduklarinda Alâeddin sikilarak ve kemâl-i edeble:
-Efendim bu kulunz hakkinda büyük bir lütuf ve saâdettir.Fakat ev için gerekli esya ve maiset için bir is ve gelirim yok, deyince.
Hâce Hazretleri:
-Merak etme Allah’in hazinesi boldur, rizik taksim edilmistir.kizim sana müyesser ve mukadderdir.Haydi eve gel, nikâhinizi akdedeyim, diye buyururlar.
Bu izdivacin meyveleri:
Hâce Hasan Attar ,Hâce Sihâbuddin, Hâce Mübarek,Hâce Alâeddin olmuslar ve her biri hâcelik pâyesine erismislerdir.
Hâce Alâeddin Hazretleri dâmad olduktan sonra Hazret-i Naksbend’e iki yönden yakin olmasi hasebi ile saâdethanelerine serbest girme imkâni dogmus, böylece kendisini hizmete vakfetmis, ömür boyu bunu kendine en büyük saâdet bilmistir.
Hazret-i Naksbend’in sohbetlerini tanzim, sözlerini tesbit, emirlerini tatbik, seyahatlerini idâre , ihvânlarini çekip çevirmede büyük bir kabiliyete sahipti.hemen her isin idâresi onun üzerine idi.
Hâce Hazretleri hayatlarinda bütün talebe ve müridlerin tâlim ve terbiyesini Hâce Alâeddin Attar Hazretlerine havale ederek:
-“Hâce Alâeddin bizim yükümüzü hayli hafifletmistir.Onun bereketi, sohbetleri ve güzel terbiye tarzi birçok tâlibleri uyandirmis, kurbiyet ve kemâle erdirmistir”, der idi.
Üstâzi gibi hanefî mezhebinde olan Alâeddin Attar Hazretleri, iknâ etme kabiliyetine sahip idi.Çoklarini dalâlet firkalarinin bâtil akîdelerinden kurtarmis, Hakka hakki ile imân etmelerini saglamistir.
Sözlerinden:
-Bu yola giremeyenlerin yolunu kesenler yine kendileridir.Kendilerindeki benlikleridir.
-Insanlarin küllî ilme ulasamayislari, kendi cüz’î ilimlerinden geçemeyislerindendir.
-Irâdesini hakkin irâdesinde, kudretini hakkin kudretinde yok etmeyen Hakka varamaz.
Bunun için yol:Serîat sâhibinin emirlerini yerine getirip hakkin muradini, nefsin muradindan önce tutmaktir.
802 de Receb ayinin içiresinde vefât etmislerdir.
Silsile’de emâneti Seyyid Hâce Muhammed Bahâeddin Naksbend Hazretlerinden almislardir.”Pisuvâ-yi halk Seyh Alâeddin Attar’ül-Buharî Rû perî” diye anilir.