Page 16 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 16

4                                           Gülden Bülbüllere

            On binlerce müridi olmasına rağmen, her bir müridin onunla bir-
          den çok özel anısı olmuştur ki bu da Allahu Teala’nın (cc) seçkin
          kullarında tecelli ettirdiği bir özelliktir. Abdurrahim Reyhan Hazret-
          leri sıhhati iyi olmadığı hâlde insanların kendi ayağına gelmelerini
          beklememiş, kendisine tevdî edilmiş olan irşad görevini gereği gibi
          yerine getirebilmek amacıyla hastalık ve fakirlik gibi çeşitli neden-
          lerle kendisini ziyaret etme imkânı bulamayanların ayaklarına git-
          miştir. Allah yolunda hizmet edebilmek için kendisine hemen he-
          men hiç zaman ayırmamış, ailesini bir tarafa bırakmış, gece gündüz
          dersler vermiş, hatmeler yaptırmış, uzun uzun sohbetlerde bulun-
          muş, ihtiyaç sahipleriyle ilgilenmiş ve bu yolda sağlığını feda etmiş-
          tir. Sohbetleri sırasında kuvvetli bir aşk ve cezbe ortamı hâkim olur,
          gazeller okunurdu. Uygun yer ve günlerde Nakşî tarikatının en bü-
          yük ameli olan teveccühler yapardı. Onun, bir kısmı “Gülden Bül-
          büllere” ismi verilen kitaplarda kayda geçirilen sohbetlerinde tasav-
          vufun derinlikleri ve incelikleri çok sade bir dille ve kolayca anlaşı-
          labilecek bir şekilde ihvanların gönüllerine sunulmaktaydı.

            O bir taraftan Türkiye ve dünya Müslümanlarına tasavvufî haki-
          katleri en sağlıklı bir şekilde anlatırken, diğer taraftan da sünnete
          uygun hayatıyla onlara güzel bir örnek teşkil ediyordu.

            İhvanlarına  “kimsenin  ilmi  ve  ameli  ile  kurtulamayacağını”,
          “ibadet ve halka hizmet gibi amellerin Allah katında makbul olabil-
          mesi için ihlaslı olmak (ilmini ve amelini Allah’tan bilmek) gerekti-
          ğini” sıkça hatırlatırdı.

            Son zamanların en büyük Nakşî mürşidlerinden olan Abdurrahim
          Reyhan  Hazretleri  mahviyetin  zirvesi,  ariflerin  kutbu,  gönüllerin
          sultanı, âşıkların sevdası, Salihlerin leylası, kâmillerin seyranı, Ce-
          nab-ı Hakk’ın ve Resulü’nün (sav) aynası idi. 25 yıllık irşad göre-
          vinden sonra 24 Ocak 1998 tarihinde Kadir Gecesi’nde İstanbul’da
          dar-ül bekaya hicret etti. O gün  İstanbul’da, ertesi gün de Erzin-
          can’da cenaze namazları kılındı ve muhteşem bir kalabalığının sala-
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21