Page 272 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 272
Tasavvuf Sohbetleri 5 267
Evet, beş vakit namazını kılıyor, nafile namazlar kılıyor, nafile
haclar yapıyor fakat yine de gadabı var, yine de kini var, affedemi-
yor. Gadaplandığı zaman her şeyi vuruyor, kırıyor, çalıyor.
Ondan sonra kibri var. Hacı olduğu halde, hoca olduğu halde
kendini kibirli yüksek görüyor. Gururu var, haseti de var.
Ancak bunlardan insan Mürşitsiz temizlenemez. Çünkü az da
olsa bunlar insanda vardır.
Kin, kibir, haset öyle bir şey ki bu yazılarda olan azgın çalılara
benzer. Bu çalıyı vurursun, kırarsın, sökersin ama bir damarı kalır,
o damarından yine büyür. Onun damarını, kökünden sökmek lazım
ki o daha büyümesin.
Evet, efendiler, Allah’a şükür, çok şükür, bin şükür. Allah bu
nimeti bize nasip etmiş. Ama bunun kıymetini bileceğiz. Cenâb-ı
Hakk: “Kuluma vermiş olduğum nimetin kıymetini bilirse nimetini
24
artırırım, büyütürüm; bilmezse elinden alırım. ”
İşte bundan korkmak lazımdır. Mevlâna Hazretleri buyuruyor
ki: “Cenâb-ı Hakk kıyamet günü bütün insanları affetse, bir kişiye
azap edeceğim diye cehenneme koysa, korkarım ki o azabı bana
yapar. Bütün insanları cehennemde yaksa, bir kişiyi cennete koya-
rım, dese umarım ki beni kor.”
Ümitsiz olmak da yok, eminlik de yok. “Beyne'l havf ve'r recâ
25 ”, arasında olacağız. İşte Allah’tan çok korkacağız, Allah’a çok
yalvarıcı olup sığınacağız. Bu da Cenâb-ı Hakk: “Bana sığının.”
buyuruyor.
Biz Allah’a nasıl sığınacağız? Cenâb-ı Hakk aslında: “Her hali-
26
nizde sığının. ” buyuruyor. Ama biz her hâlimizde sığınamıyoruz.
24
İbrahim, 14/7.
25 Nevevî, Riyazü's-Salihîn Tercümesi, I, 479.
26 Yunus, 10/22.