Page 109 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 109
Gülden Bülbüllere 104
Buraya neyle gider insan?
Yine sevgiyle gider.
Tarikatlar nefis yoluyla başlıyor, kalp yoluyla başlıyor. Bir ibadetle bir
de aşk ile terakki ediliyor. Nitekim ibadet yolunun ahirinde de aşka
geliyor. Aşka düşen bir tarikat ehli ibadete neden dönmüyor, niye
dönsün? İbadet işliyor yapıyor da ibadete kıymet vermiyor.
“Sair tarikatların nihayet kârını biz bidayete getirdik.” buyruluyor.
Sair tarikatlarda riyazet, uzlet, seyahat bütün bunların amelleri,
ibadetleri, hizmetleri aşka düşmek, aşka duçar olmak içindir. Ama
bizim tarikatımızda aşkı baştan veriyorlar, ulaştırıyorlar.
Aşkın makamı Cenabı Hak'tır, Allah’tır.
Allah, sevgisini kuluna gösteriyor insanlara bunu veriyor, ama her
maksada bir kapı tayin ediyor.
İnsanların rızkını da Allah halk ediyor. Rızıkları dağıtması görevi ile
Kasım-ul Erzak isimli bir melek de halk etmiş.
İnsanların ruhunu da Allah alıyor, ama Azrail isimli bir melek ile
alıyor.
Âşıkların ruhunu Azrail alamıyor. Âşıkların karşısına gidiyor, ruhunu
alamıyor.
—Ben âşıktım benim ismimi Lafza-yı Celalle yaz bana göster ki alasın,
dermiş.
Bir hastada müşahede ettim, gözümle gördüm. Bir hasta öleceği
zaman, can vereceği zaman, gözleri bir noktadayken, duvarda Lafza-
yı Celal elektrik yanar gibi yandı. Aşkı çok olan birisiydi. Gözünün
yaşı sel gibi akıp gidiyordu.
Kelamı kibarda öyle buyruluyor,
Ten ile âbım turâba nâr ile bâdım hevâ
Cânımı cânâna verdim aradan çıktı sivâ
Diyor ki bu vücut cesedimde olan toprak ile suyu hep verdim toprağa,
ateş ile havayı çektim verdim gitti havaya.
Can kaldı. Canımı da verdim cananıma. Can da gitti, ten de gitti,
bunlar gidince yok oldu. Azrail benim neyimi alacak? Ben yok oldum
zaten. Azrail canlıların canını alır.