Page 116 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 116

Aşk ve Mahviyet                                                     111
          bu  söner.  Yani  gadaplanır,  hiddeti  gelir,  herhangi  bir  kimseyi  kırar,
          incitir,  ona  hakaret  ederse  ne  olur?  O  muhabbet  söner.  Bir  muma
          üfürdüğünde  nasıl  sönerse  o  da  söner.  Onu  muhafaza  ederse  o  bir
          mum  ışığıysa  bile  büyür.  Bunu  neyle  büyütecek?  İşte  hali,  fiili,
          ameliyle…
          Fiiliyatı  elinde,  ameliyesi  elinde;  hal  iradesinin  dışında.  Onu  biz
          bilemeyiz, anlayamayız.
          ….
          Bir de ne var bizim için? Şükür, fikir, zikir var.
          Şükür  bizim  nimetimizi  artırır.  Cenabı  Hakk’ın  emri  öyle  değil  mi?
          “Kuluma  vermiş  olduğum  bir  nimetin,  o  kulum  kadrini  bilirse  ben
          onu büyütürüm, yükseltirim, artırırım. Bilmezse onun elinden alırım.”
          Ama burada bizim için büyük nimet:
          Allah bizi inananlardan, Müslüman halk etmiş.
          Ehli  dünya  değiliz,  ehli  ahiretiz.  Nimetimiz  budur.  Allah'a  inandık,
          ahirete inandık.
          Ama bu inancımızı yaşarsak, bu sefer de ehli huzur oluruz.
          Allah’ın zatını kazanırız.
          İşte onun için Cenabı Hak “Kulum ver beni de al beni. Benim vermiş
          olduğum canı bana ver ki beni alasın.” diyor.
          Allah’ın zatını alan, Allah’tır.
          Ama bu ne demek?
          Cenabı Hak “Sana bir ruh verdik, ancak o ruhu Allah'a ulaştırmak için
          canını  vereceksin”  terk-i  can  olacaksın.  Terk-i  can  olmadan  insan
          cananı bulamaz. Onun için kelamı kibarda buyruluyor:
                 Başını top eyleyip gir vahdetin meydanına
                 Kıl gaza-yı Kerbela gir kendi nefsin kanına
                 Seyr kıl uşşak-ı Mevla nice kıyar canına
                 Terk-i can etmektir ancak aşk u sevdadan garaz
          Demek ki insanlar terk-i can olmayınca cananı bulamaz.
          Terk-i dünya, dünyayı terk eder ki ahireti kazansın.
          Terk-i ukba, ukbayı terk eder ki Cenabı Hakk’ın cemalini kazansın.
   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121