Page 121 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 121

Gülden Bülbüllere                                                   116

          Gülden Bülbüllere 4-5

          Allah'a şükür bizim tarikatımız bütün tarikatların en kolayı ve bütün
          tarikatların en kısası, kesesidir.
          Niçin?
          Bizim tarikatımızın kısası, kesesi şu ki:
          Diğer tarikatlar nefis yoluyla terakki ediyorlar.
          Bizim tarikatımızda aşk ve muhabbetle terakki ediliyor.
          Onlar  nefis  yoluyla  kendilerini,  fazla  ibadet,  elkab,  riyazet,  uzlet
          yapmakla, nefislerine çile vermekle, nefislerini arındırıyorlar ve bu çok
          çetin oluyor ve uzuyor.
          Onun için Nakşibendi Efendimiz buyurmuş ki: (Mektubat’ı okuyanlar
          rastlamıştır) “Sair tarikatların nihayet karını biz bidayete getirdik.”
          Sair tarikatlardaki bir talip çalışır, çalışır ve en son elde etmiş olduğu
          bir  kemalatı,  kârı  kemalatı,  biz  ilk  talibimize,  biz  ilk  salikimize
          başlangıçta veriyoruz.
          Bu nedir? Bu ne işte?
          Kalpte tecelli eden aşktır, Allah aşkı, Allah sevgisidir.
          Onda çünkü muhabbetül Mevla, muhalefetül heva var.
          Nakşibendi  Efendimiz,  mübarek  Hicaz’a  giderken,  Bağdat’ta  bir
          gence uğramış. Genç dersek yani bir mağazanın önünden geçerken,
          bakmış ki on sekiz yaşında bir genç var. Başında öyle bir kalabalık var
          ki.  Kimisi  mal  beğeniyor,  kimisi  fiyat  soruyor,  kimisi  para  veriyor,
          kimisi alışverişle meşgul. Bu kadar onlarla meşgul olduğu halde, gönlü
          hiç Allah'tan ayrılmıyor. Nakşibendi Efendimiz buna çok gıpta etmiş,
          on sekiz yaşında, bu genç yaşta bunu nasıl böyle kazanmış diye.
          Bu kemali nasıl elde etmiş?
          Bütün şeriat, tarikat, ibadet, zikir, fikir, bütün hepsinden maksat kalbi
          uyarmak, kalbi diriltmektir.
          Kalp  dirilince  artık  o  insan  daha  kendisini  Allah'tan  gafil  edemiyor.
          Her ne kadar zahirde meşgul olursa olsun o, Allah'ı daha unutamıyor.
          İşte Cenabı Hak da zaten öyle buyuruyor:
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126