Page 242 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 242

Aşk ve Mahviyet                                                     237
          Burada  zaten  iradeyi  cüziyeyi  elimize  vermiş.  Eğer  biz  Allah'a
          inanaraktan  geldiysek  bu  dünyaya,  bizim  için  Kur'an  inmişse,  bizim
          için peygamber gelmişse biz o zaman ne yapacağız?
          Peygambere  tâbî  olacağız.  Allah'ın  emirleri  Kur'an'dır;  Kur'an'a  tâbî
          olacağız.
          ….
          Evet, efendiler işte buyurmuş,
                 Âteş-i aşkınla yandır Sâlih'i
                 Şarâb-ı lebinle kandır Sâlih'i
                 Taklîd'den tahkîke döndür Sâlih'i
                 Affeyle hizmette noksânımız var
          Burada  öyle  bir  aşk  ver  Sâlih'e  ki  Sâlih  yansın,  kavrulup  yok  olsun,
          kendisini kaybetsin. Başka kelamda da,

                 İlahi bir aşk ver bana kandalığımı bilmeyeyim
          Ya  Rabbi,  öyle  bir  aşk  ver  ki  nerede  olduğumu  ne  işlediğimi,  ne
          ettiğimi bilmeyeyim, diyor.
          Çünkü niçin? Yarın kıyamet gününde insanlar hesaba çekildiği zaman
          hesapları melekler görecek. Bir gruba sıra gelince, o grubun hesabını
          melekler  göreceği  zaman,  Cenabı  Hak:  “Yok,  meleklerim  onların
          hesabını ben göreceğim siz görmeyin.” diyecek.
          Bunlar kim? Ehl-i cezbe olanlar.
          Vecd  âleminden  bunlarda  görünenler  aslında  şeriata  muhalif  değil,
          fakat onların kelamları anlayışa muhalif. Niçin?
          Bak,  Mansur  “Ene'l-hak.”  demiş  anlayamamışlar.  Şeriata  muhalif
          değildi ama anlayamadılar da onun için astılar. Sonra anladılar ki yok
          muhalif değilmiş. Onun sözü hatalı değilmiş. Ama sonradan anladılar.
          Anlayışa bu ters geldi. Fakat onda tecelli eden harikuladeden anladılar
          ki  bu  söz  hatalı  değilmiş.  Harikulade  neydi  onda?  Öldükten  sonra
          düşen  kanlarıyla  “Ene'l-hak.”  yazılmış.  Nereye  bir  damla  kan
          düşüyorsa orada Ene'l-hak yazıyor anladılar ki:
         —Ha, demek ki biz bunu anlayamadık.
         Anlayamamışlar. O doğru söylemiş. Çünkü niçin?
   237   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247