Page 243 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 243

Gülden Bülbüllere                                                   238
          İnsanların nefsi var, ruhu var.
          Nefisten söylenirse hatalıdır, isyan eden nefistir.
          Ama ruhtan gelirse ruhtan gelende hata olmaz. Ruh bir memurdur.
          Peygamber Efendimiz’e bile Cenabı Hak: “Habibim ruhtan sordular
          sana  (Sen  ruhtan  cevap  vermedin).  O  ruhtan  soranlara  de  ki  ruh
          Rabbinin emrindedir.” buyurmuştur.
          Onun için demek burada ruhtan kelam eden, ruhtan cereyan eden, bir
          kelammış.
          Zaten  kelamı  kibar  da  budur,  ruhtan  cereyan  eder,  ruhtan  geliyor,
          nefisten değil.
          Ruhtan  geliyorsa,  ruhtan  gelen  söz  zâhire  ters  görünse  de  hatalı
          değildir. O bir esrardır, sırdır. Anlamayana, bilemeyene hatalı görünür.
          Bilene hata değil, haktır. Çünkü niçin?
                 Mansûr “ene'l-Hak” söyledi
                 Gördü hakîkat dârını
                 Mansûr değil cân söyledi
                 Cân içre cânân söyledi
                 Ol rûh-ı sultân söyledi
                 Keşf eyleyip esrârını
          Onu Mansur söylemedi, Mansur da bir candır ama Mansur'un canının
          içerisindeki  can  söyledi.  Mansur'un  ruh-i  sultanisi  söyledi,  ruh-i
          hayvanisi değil, ruh-i sultanisi söyledi.
          Ruh-i hayvani var nefisten.
          Ama ruh-i sultanisi ruhtan gelir.
          Bir  insan  kendi  bilgisiyle,  kendi  görgüsüyle,  kendi  iradesiyle
          konuşuyorsa nefsinden konuşuyor.
          Ama  kendi  bilgisi,  kendi  anlayışı,  idraki  değil,  kendinden
          konuşmuyorsa o ruhtan geliyor.
          Evet, işte burada diyor ki: Yâ Rabbî öyle bir aşk ver ki bana, bu aşk
          beni ne yapsın? Sâlih'i yaksın, yok etsin varlığını gidersin.
          Nasıl  ki  cisimler  ateşe  düşmeyince  yok  olmazsa,  öylece  bizim
          kalbimizdeki  cisimleri  de  ancak  Allah  aşkı  yakacak,  o  giderecek,  o
          atacak.
   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248