Page 92 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 92
Aşk ve Mahviyet 87
Gülden Bülbüllere 3-10
Kelâm-ı Kibârda buyuruluyor ki:
Sofular cennette kaldı, âşıklar didâra erdi
Sofu: Çok amel işleyen. Onlar diyor cennette kaldılar.
Cenneti geçmeyen Allah'ın cemâline ulaşamıyor.
Didâr demek: Allah'ın cemâli, hak'tır. Allah kuluna cemâlini
gösterecek. Kuldaki kıymet budur. Hiçbir varlık Allah'ın cemâlini
göremiyor. Ama insan görüyor. Ama kim görür? Şeriat, tarikat,
hakikat, marifete ulaşan. Ama evvel şeriat. Maddî kârımızı zararımızı
bildiğimiz gibi. Manevî kârımızı zararımızı da bileceğiz.
Cenabı Hak: “Dünyaya da, ahirete de çalışın.” buyuruyor. Peki biz
inandıksa niye tek taraflı oluyoruz? O zaman kulluğumuzu
bilemiyoruz.
Âşık imdi varlığın ver yokluğa
Yokluk içinde sana varlık doğa
Ne demektir bu söz? Kelâm-ı Kibârdır. Ayet-i Kerîme'nin mealidir.
“Külli şeyün halîkün illâ veche.”
Âşık, âşık olduğu için her şeyini verir yokluğa. İsimler, cisimler onun
gönlünden silinince her şey yok olur. Her şey yok olunca kendi varlığı,
kendi ismi, kendi cismi, kendi sa’yı da silinince o zaman hakikî varlık
çıkar meydana.
Hakiki varlık ise Allah'tır. İşte âşık olmayan bu nimete ulaşamaz.
Cenneti kazananlar: abidler, zahidler, sofular.
Hace-i Ahrar Hazretleri oğluna demiş ki:
—Âbid olma, hafız olma, hoca olma, zahid olma, sofu olma,
Müslüman ol oğlum. Müslüman ol, demiş.
Cenabı Hakta zaten “Ben mü’min kulumun kalbine sığarım”
buyuruyor. Amamü’min kullar müsavi değiller. Bir avam varlığından
kurtulmamıştır. Varlığından kurtulmak için aşka düşecek. Bir cisim
ateşe düşmezse yanmaz.