Page 295 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 295
Tasarruf 283
(cc) lafz-ı celalinin telaffuzuyla olurdu. Bu anda duran zamanın ye-
niden başladığı zannedilirdi.
Devrin pek çok siyaset ve devlet adamı bu “muhterem şeyhi” zi-
yaret etmek arzusunda bulunurlarken, kendileri asla şöhret olmak
arzusunda değildi. Hatta şöhretten kaçınır ve şöhretin insana zarar
vereceğini ifade ederdi. Devlet adamları ziyaretine geldiğinde vaka-
rından zerre miktarı taviz vermeksizin bir misafirperverlik göste-
rirdi. Misafirlerini nazik bir şekilde ağırlar, fazlaca konuşmazdı.
Karşısındaki muhatap konuşursa onu dinlerdi. Siyaset adamlarıyla
siyasetten konuşmaz, sadece Allah (cc) ve Resulullah’tan (sav) bah-
sederdi.
Efendim “Tarikatın rüknü sohbettir” buyurmuştu. Sohbete Al-
lah’ın (cc) ismi ve dua ile başlar, sadece İslâm ve insan ile ilgili ko-
nuşurdu. Aşk, muhabbet, iman, ihlas, zikir, edeb, tarikat, masivâ,
nefs, hazret-i pirler, şeriat ve hatme başlıca sohbet konularıydı. Salih
Baba Divanı’ndaki beyitlerle sohbetlerini süslerdi. İyi bir hatipti,
sohbeti son derece akıcıydı ve kelimeler mübarek dillerinden peş
peşe dökülürdü. Bir konudan bahsederken o konuyu tamamlar, sonra
başka bir konuya geçerdi. Sohbet esnasında mimikleri, beden dilini
kullanması, ses tonunu düşürmesi ve yükseltmesi ölçülü ve etkileyi-
ciydi. Sohbeti dinleyen herkes istidadına göre kendine düşen payı
alırdı. Sohbetinin feyzi, dinleyenin ruhunu ihata ederdi.
Efendim “Abd-ur Rahim” ismiyle müsemma idi ve isminin işaret
ettiği gibi Rahim, yani kullarına karşı merhametli olan, onlara acıyıp
onları bağışlayan ve esirgeyen Allah’ın kulu idi. Cenab-ı Hakk’ın
ism-i zatı da gönlüne işlenmişti.