Page 158 - Salih Baba Divanı
P. 158
Tarîkımız Tarîk-i Nakşibendî
Kamu ehl-i tarîkin serbülendi 14 14- Ser bülend: Başı, başkan.
Kolumuz Hâlidî'dir dil-pesendi 15 15- Dil-pesend: Gönlün beğen-
Girenler hâb-ı gafletten uyandı 16 diği.
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben 16- Hâb-ı gaflet: Gaflet uykusu.
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben 17- Kabâil: Büyük günah işle-
yenler, kabileler, boylar.
Erişti Şeyh-i Abdullahı nûru 18- Müzeyyen eylemek: Süsle-
mek.
Seyid Tâhâ'da ol kıldı zuhûru 19- Dârül-emân: Sığınacak yer.
Ana bîat eden buldu huzûru 20- Bilâd: Belde, şehir.
Terakkî eyleyip buldu sürûru 21- Ednâ: Aşağı, bayağı.
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben 22- Der: Kapı.
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben 23- Kemter: Aciz.
Emânet Sıbgatullah'a dayandı
Cemâli Hak boyasıyla boyandı
Kabâil cümle gafletten uyandı 17
Füyûzâtı Semerkand'e dayandı
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben
Erişti Şeyh-i Azam Pîr-i Tâgî
Velâyet şehrine kurdı otağı
Müzeyyen eyledi sahrâ yu bâğı 18
Gönül şehrinde yandırdı çerâğı
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben
Erişti Sâmî-yi devr-i zamâne
Safâ bahş etti kalb-i ârifâne
Nice bin mürde kalbler geldi câne
Kılan bîat girer dârül-emâne 19
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben
Muhammed Şeyh-i Sâmî'dir Pîrimiz
Bilâdı şehr-i Erzincân yerimiz 20
Bir ednâ Salihem Ol’dur şîrimiz 21
Der’inde kemterinin kemteriyiz 22-23
Zuhûrâtı pîrimden söylerem ben
Bu yolda cânı kurbân eylerem ben
153