Page 185 - Salih Baba Divanı
P. 185
141
1- Çık buluttan ey ay, sevgili- Hurûc et ebrûdan mâhım görem bir kez dilârâyı 1
mi bir göreyim. Nice bir çekeyim şâhım yürekte ben bu yarayı
Huruc etmek: Çıkmak.
2- Hergiz: Asla. Yürek kanı şarâb oldu ciğer yandı kebâb oldu
3- Visâl ender visâl: Kemaliyle Gönül şehri harâb oldu seni arayı arayı
kavuşma.
4- Vuslat: Birleşme. Karârım kalmadı hergiz senin aşk-ı hayâlinden
5- Firâk: Ayrılık. 2
6- Sayha: Bağırma, nara atma. "Visâl ender visâl" eyle alıp benden bu sevdâyı 3
7- Yakar hep deniz ve karayı,
eritir taş ve kayayı. Senin vuslat firâkından eğer bir sayha eylersem 4-5-6
Seng-i hârâ: Pek sert taş, Yıkar hep ber ile bahri eritir seng-i hârâyı 7
kaya.
8- Bakara; 57, Taha; 80, A’raf; Götür yüzden hicâbını kılıp âşıkların bayram
160. (ayetlerine işarettir). Görüp rûyunda hem mâhı yesinler menn ü selvâyı 8
9- Sen Âdem'in oğlu ve Hz.
İsa'nın nefesi gibisin. Dahi sen ibn-i Âdem'sin dem-i Îsâ'ya hem-demsin 9
10- Muammâ: Çözülmesi zor Cemî-i derde merhemsin bilirsin her muammâyı 10
işler.
11- İhâta: Kuşatmak.
12- Ukbâ: Ahiret. Ki sen ol nûr-u Ahmed'sin doğup burc-u saâdetten
13- Âriyet: Ödünç, iğreti. İhâta eylemiş nûrun bütün dünyâyı ukbâyı 11-12
14- Toprak, su hava ve ateşden-
sin, yeri göğü gezersin. Seni bilmek kat'î güçtür seni bulmak kat'î güçtür
Anâsır: Unsurlar. Seni görmek kat'î güçtür sen açmayınca arayı
Sâye-bân: Gölgelik.
15- Lahza: An. Bu hüsnün âriyet şâhım senin bir özge hüsnün var 13
16- Darâ'nın devletini baştan ba- Esîr-i zülfüne bend et görek biz de o bedrâyı
şa versen istemem.
Serteser: Baştan başa. Seni ben bilirim ey cân ne cevher ma'denindensin
17- Ey sevgili bu anasır evinde Anâsır sâye-bânındır gezersin zîr ü bâlâyı
beni belâ içinde alıkoyman 14
sana yakışır mı.
18- Şekvâ: Şikayet. Hemân bir lahza sağ olmak bana sensiz harâm olsun 15
Dilemem serteser versen kamu hep mülk-ü Dârâ'yı 16
Revâ mıdır eyâ mahbûb bu unsur hânesinde men 17
Senin müştâkın olmuşken çekem bu denli belâyı
Bu denli arz-ı hâl etmek sana ben bî-edebdendir
Bilirken her bir ahvalim ederim yine şekvâyı 18
180