Page 180 - Salih Baba Divanı
P. 180
137
Derdim yeni baştan beni davâya düşürdü
Dil şehrini gam leşkeri gavgâya düşürdü 1 1- Gam leşkeri: Tasa askeri,
havatır.
Bildim buların kasdı hemân cümle banadır 2- Fenn: Hile.
Nefsim beni fenniyle bu ârâya düşürdü 2-3 3- Ârâ: Bu hale, bu fikre, yer.
4- Âfet-i devrân: Zamanını ya-
kıp kavuran güzel.
Gördüm ki durur ortada bir âfet-i devrân 4 5- Hande: Gülüş, gülümseme.
Bir hande ile aklımı yağmaya düşürdü 5 6- Ser: Baş.
7- Gamze: Yan bakış, göz süz-
Verdim serimi gamzelerin tîrine karşı 6-7-8 me.
Vuslat diledim anı da ferdâya düşürdü 9 8- Tîr: Ok.
9- Ferdâ: Yarın, olumsuzluk.
Gönlüm evine doldu bir ummân-ı muhabbet 10 10- Ummân-ı Muhabbet: Mu-
Keştîm dağılıp âhiri deryâya düşürdü 11 habbet denizi.
11- Keşt: Gemi.
Ol arada bir Hızr-ı zamân tuttu elimden 12 12- Hızr-ı zamân: Mürşid.
Aldı beni bir menzil-i sahrâya düşürdü 13 13- Menzil-i sahrâ: Susuz yer.
14- İzhâr etmek: Açığa vurmak,
belli etmek.
Saldı bu gönül şehrine bir âteş-i aşkı 15- Âhir: Sonu.
Bu aşk beni bir gizlice sevdâya düşürdü 16- Kâmil-i kübrâ: Büyük kemal
sahibi.
İzhâr edemem izharı dahi bağrımı deldi 14 17- Feyyâz-ı hakîkat: Hakikat
Âhir beni bir kâmil-i kübrâya düşürdü 15-16 feyzi veren, Allah.
18- Hemtâ: Eşsiz.
Rahm eyledi bu abdine Feyyâz-ı hakîkat 17 19- Dil şehri: Gönül şehri.
Sâmî gibi bir pîr-i hemtâya düşürdü 18
Berzahdan alıp Salih’ini kattı sürüye
Bir anda bu dil şehrini me'vâya düşürdü 19
175