Page 188 - Salih Baba Divanı
P. 188

Celâli kahrına mazhar düşüben
          Kamuyu ağlatan ol kân değil mi

          Nice âşıkları bâb-ı rızâdan                      15    15- Bâb-ı rızâ: Rıza kapısı.
          Ki hüsrâna salan derbân değil mi                 16    16- Derbân: Kapıcı.
                                                                 17- Bâr-ı girân: Ağır yük.
          Olup kahr âleti bâr-ı girânı                     17    18- Semm-i mâr: Yılan zehri.
          Boyun verip çeken hayvân değil mi                      19- Fitne-i devrân: Dünya fitne-
                                                                   si, zamanın fitnesi.
          Ki semm-i mârı "bâl" deyip içiren                18    20- "Korku yoktur" ayeti ile se-
          Kamu ol fitne-i devrân değil mi                  19      vinçli değil mi?
                                                                 21- Muhammed Mustafa'nın in-
                                                                   ci sözleriyle.
          Hudâ mahfûz edip âşıklarını                              Dürer-bâr: İnci saçan.
          Bular "Lâ havf" ile şâdân değil mi               20    22- Çârıyâr: Dört halife.
                                                                 23- Muttasıl: Bitişik, alâkalı.
          Dürer-bâr-ı Muhammed Mustafâ'dan                 21      EI-ân: Şimdi, hâlâ, şu anda,
          Haber veren bunu Kur'ân değil mi                         henüz.
                                                                 24- Men Aref: "Nefsini bilen AI-
          Sıfât-ı Çârıyârla bürünenler                     22      lah'ını bilir" hadisi.
          Bularla muttasıl el-ân değil mi                  23    25- Gavvâs: Dalgıç.
                                                                 26- Avı inci ile mercan değil mi.
          Hilâfet tahtına sultân olanlar                         27- Metâ: Mal, alınıp satılacak
                                                                   şey.
          Ebû Bekr ü Ömer Osmân değil mi                         28- Bahâ: Değer, kıymet, bedel.
                                                                 29- Mağrûr: Gururlu.
          Birisi mazhar-ı Haydar-sıfat hem
          Aliyyü'l-Murtaza arslan değil mi

          Olanlar "Men aref" sırrına âgâh                  24
          Kamu bir noktada yeksân değil mi

          Halâs eden bugün nefsin sivâdan
          Kamusu zümre-i îmân değil mi

          Hakîkat bahrine gavvâs olanlar                   25
          Şikârı dür ile mercân değil mi                   26

          Olanlar müşteri işbu metâa                       27
          Bahâsı terk-i cism ü cân değil mi                28

          Olanlar devlet-i dünyâya mağrûr                  29
          Buların kısmeti noksân değil mi

          Buları ehline taksîm edenler
          Cihanda Mürşid-i Rabbân değil mi


                                  183
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193