Page 107 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 107

Gülden Bülbüllere

          disi  de  avludaki  güneşte  kurumuş  ekmekle,  ısınmış  suyu  almış.
          Onu yiyor. Bunlara koymuş olduğu soğuk su ve yumuşak ekmek.
            —Niçin sen bu sıcak suyu içiyorsun? Niçin ekmeği güneşte ku-
          rutuyorsun? diye sormuşlar.
            —Benim beyim sabahtan akşama kadar güneşin altında. Onun
          yediği  kuru  ekmek.  İçtiği  güneşin  altında  ısınmış  su,  beyim  bu
          hâldeyken ben nasıl yumuşak ekmek yerim, nasıl soğuk su içerim,
          buna Allah razı olur mu? (GB3)
          ...
            “Her nefis ölümü tadacaktır.”
            Zaten bu dünyada bir kişi kalsaydı, Peygamber Efendimiz ka-
          lırdı. Çünkü dünya onun için halk edilmiş. Gökler, yerler, melekler
          hepsi onun için halk edilmiş. Âşıklardan bir tanesi ne buyuruyor:
            Ey bî-vefâ dünya senin elinden
            Peygamber-i âhir zaman ne etti?
            Güvenilmez düzenine, dengine
            Ebubekir, Ömer, Osman, Ali ne etti?
            İntikâmın aldı nice kâfirden
            Elinden mumu var çağlanır nurdan

            Eritti Kâbe’yi puttan küfürden
            Aliyyullâh gayrı âsar etti
            Nübüvveti  yayması  için,  kâfiri  yenmesi  için  Cenabı  Hak  ona
          fırsat halk etti. Kuvvet verdi, cennetten verilmiş bu kuvvet. Hasan
          ve Hüseyin Efendilerimiz için Peygamber Efendimiz şöyle buyu-
          ruyor:
          “Hasan,  Hüseyin  Efendimiz’in  nuru  ile  Allah-u  Teâlâ  arş-ı  âlâyı
          süslemiş. Ahirette de onların nuru ile cenneti süsleyecek.”
            Onun için Cenabı Hak dünyada bunlara çok büyük çileler ver-
          miş. Hiçbir zaman rahat, ferah yüzü görmemişler. Ondan sonra da
          şehit olmuşlar.
            Görün şehzâdeler n’oldu birisi sararıp soldu
            Biri susuz şehîd oldu bu aşkın macerasından
   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112