Page 138 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 138
Altın Silsile 121
leri genç, şeytan ise ihtiyar vaziyette görünüyormuş. Oradan bir
hanım demiş ki:
—Şeyh oldun da ne oldu, bu kadar da insafsızlık olur mu? Bu
ihtiyara feneri vermişin, önüne de düşürmüş götürüyorsun.
Bayezid-i Bistami Hazretleri ona demiş ki:
—Kardeşim veya anne sen biliyor musun bunun kim olduğunu?
—Bilmiyorum efendim.
—Bu iblis, demiş.
—Vay benim iblis olduğumu biliyormuş.
Deyip feneri vuruyor, kırıp kaçıp gidiyor. Yedi sene boyunca
affedersiniz tuvaletleri temizlemiş, yani kendisinin iblis olduğunu
bilmediğini zannetmiş.
Bir böyle bir de Bayezid-i Bistami Hazretleri bir Ramazan günü
sahra sohbetinde yaz mevsiminde, onlar büyük meşayihler çok
müritleri var, içeriler almıyor. Sahra sohbetinde sohbet ederken
sıcak olmuş, hava ısınmış öğlen vakti demiş ki:
—Herkes istirahat etsin.
Şeytan semada bir altın köşk üzerinde bir nur da göstermiş.
Şeytanın nuru kızıl ve sarıymış. Kızıl ve sarı nurundan başka bir
nur gösteremezmiş. Nida ediyor:
—Ey kullarım haydi ben sizin kabul ettim oruçlarınızı, yiyin
oruçlarınızı.
Semada bunu görüyorlar, sedayı işitiyorlar. Herkes koşuyor suya.
Mübarek Bayezid-i Bistami Hazretleri uyuyormuş. Hemen doğ-
rulup bağırıyor.
—Yemeyin bu şeytandır. Yemeyin şeytandır, diyor.
Şeytan tabi kaybolup gidiyor. Diyorlar ki:
—Efendim sen bunun şeytan olduğunu nereden bildin?
Diyor ki:
—O mekân gösterdi. Sonra sesi bir cihetten geldi. Bir defa Al-
lah’a mekân yoktur, mekân gösterdiği için, semadan sesi geldiği
için.