Page 136 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 136
Altın Silsile 119
—Ne eksiğin varsa tamamlayalım. Paran mı eksik nedir, diye
sormuşlar.
—Yok, demiş. Mazeretim var, siz gidin Allah kabul etsin.
Gelemiyorum demesindeki sebep de şu imiş: Sabahleyin belli
bir yere toplanıp gideceklermiş. Akşam 6-7 yaşlarında bir çocuk
ağlayarak gelmiş.
—Niye ağlıyorsun, demiş.
—Şurada et pişirip yiyorlar da bana vermiyorlar, demiş.
Kalkmış çocuğun dediği yere gitmiş. Bakmış ki yıkık dökük bir
bina. Etrafında duvarlar var, üstü yok. Orada da et parçaları var.
Bir tarafta da pişiyor.
—Demiş, niçin bu çocuğa et vermediniz? Ağlayarak yolladınız.
—Haramdır diye vermedik, demişler.
—Nasıl olur? Size helal olan şey ona niçin haram olsun?
—Kaç gündür açız. Açlıktan ölmeyelim diye deredeki leşin
etinden kestim getirdim. Onu pişiriyoruz, demiş.
Bunu duyunca Hac masrafının parasını onlara veriyor. Gitme-
mesinin sebebi buymuş. Bunu açıklamıyor. Hacc’a gitmiyor. O yıl
hacılar Arafat’ta Vakfe’de iken gaipten öyle bir nidâ geliyor ki:
—Ey hüccâc, bu seneki sizin haccınızı Bayezid-i Bistami hür-
metine kabul ettim.
Bir kaynaşma oluyor. Kim bu Bayezid-i Bistami diye soruyor-
lar? Fars hacılarını buluyorlar. Kim olduğunu anlıyorlar. (GB2)
...
Bir de elin, gözün, vücudun sağ iken çalışmamak; ondan bun-
dan yardım dilenmek makbul değil. Niçin? Bayezid-i Bistami Haz-
retleri silsilede “Caferi Tayfur” diye geçer. O şöyle buyurmuş:
“Üstündeki el, altındaki elden hayırlıdır.”
Üstündeki el veren, altındaki el alan. Bir insanda var olacak ki
versin. Yok olunca el açar.
“Veren el, alan elden hayırlıdır.” (GB2)
...

