Page 161 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 161
Gülden Bülbüllere
İçeriye almış.
—Senin bu hizmetin tam yerinde oldu, beni çok mesut etti
memnun etti, sıkıntıdan kurtuldum. Sen de benden ne istiyorsan
iste.
O da demiş ki;
—Senin gibi olmak istiyorum, demiş.
—Yok oğlum onu sen taşıyamazsın, başka iste. Başka dünyalı-
ğın, ahiretliğin ne istiyorsan iste, demiş.
Genç düşünmüş, düşünmüş.
—Hiçbir şey istemiyorum senin gibi olmak istiyorum, demiş.
İkinci bir sefer bunu ikaz etmiş. Demiş;
—Oğlum ölürsün bak.
Düşünmüş;
—Ölürsem öleyim efendim, senin gibi olmak istiyorum, demiş.
Bunun elinden tutmuş halvet hanesine almış buna bir nazar et-
miş. Yani bir bakmış.
İşte demek ki Mevlana’nın sözü, mübareğin sözü hilaf değil.
Yek nazar eylese arif-i billâh
Aslı kemhareyi mücevher eyler
Arif-i billâh, Allah’tan ayık olanlar bir nazarlarıyla (nazar, ba-
kıştır) kara taşı mücevher altın yapar.
Bu kara taştan mana on sekiz yaşında ameli olmayan deligöz
sokaklarda hoplayıp zıplayan birisi.
Neymiş onun kalbi? Kara taşmış.
Ne yapmış orada? Mücevher altın yapmış.
Üçüncü bir seferde; “işte ölürsem öleyim efendim senin gibi
olmak istiyorum”, demiş. O da mecbur ona bir nazar etmiş, Hak
gözüyle bakmış.
Cenabı Hak işte “O veli kulumun gören gözü benim gözüm.”
buyuruyor. Ama bu her zaman olmaz tabiî.