Page 290 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 290

Altın Silsile                                           273

            —Peki, affettim. Piri Tagi de affetti. Nakşibendi Efendimiz de
          affetti. Resulullah Efendimiz de affetti. Allah da affetti.
            Öyle demesi ile tâ Erzincan’daki Mehmet Efendi’nin o siyahlığı
          gitmiş. Güzelliği yerine gelmiş. O koku ondan gitmiş. Eski hâline
          gelmiş. (GB3)
          ...

               Mübarek Paşam öyle buyurdu. Dedemin şeceresi varmış elinde
          seyit olduğuna dair çok sağlam bir şecere varmış. Tarikata girince
          o şecereyi kaybetmiş. Niye kaybetmiş?
             Çünkü insanların kalbinde asalet varlığı da olur. İnsanların var-
          lığından kurtulması için sade ilim varlığı değil, amel varlığı değil,
          zenginlik  değil  mahareti  var,  makam  mevki  bunlar  değil,  insan
          asaletinden  de  ben  hacının  oğluyum,  ben  hocanın  oğluyum  ben
          seyitlerdenim bunlardan da kurtulacak.
            Sen  öyleyse  seyitlerden  ol.  Peygamber  Efendimiz  ne  buyur-
          muş?  “Benim  evladım  peşimden  gelen, sülbümden gelen  değil. ”
                                                                   92
          (GB4)
          …
               Dedemiz Muhammed Beşir mürşid-i sakaleynmiş. Çok şahitli,
          ispatlı, delillidir ki cinlerin de meşayihi. Çünkü arz üzerinde mür-
          şid-i sakaleyn bir tane oluyor. Niçin? Cinler için ırak yakın yoktur.

            Ama insanlar için bir meşayih kâfi olur mu? Dört bir yandaki
          Müslümanlar bir meşayihe gelebilirler mi?  Gelemez ama her böl-
          gede bir meşayih vardır ve hatta her bölgede bir, iki, üç de olabilir.
          Ama mürşid-i sakaleyn arz üzerinde bir tane olur.

            Çünkü  bu  cinler  zaten  Müslümanlardır.  Tasavvuf  sahibi  olan
          daha  azdır.  Cinlerin  de  hepsi  Müslüman  olsa  da  tasavvuf  sahibi
          olmazlar. Yani hep tarikata girmiş olmazlar.  Onlara az olsun çok
          olsun şark, garp, cenup, şimal onlar için birdir. Onlar şimşek gibi
          gittikleri  yere  akıyorlar.  Onlara  bir  tane  mürşid-i  sakaleyn  yeter.

          92   İmam-ı Şarani El-Envaru’l Kutsiye I.99
   285   286   287   288   289   290   291   292   293   294   295