Page 293 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 293

Gülden Bülbüllere

          dakika kadar sükût hâli hâsıl oldu. Hazreti Pir ile Celali’nin ikisi de
          murakabeye vardılar. Bir müddet sonra Hazreti Pir:
            —Celali, bizden el alsan iyi olur, diye buyurunca, Celali iftihar-
          la:
            —Ben el almışam, karşılığını verdi.
            Sabahleyin, Celali’nin tepetaklak düşüp hastalandığını işittik ve
          bir müddet sonra Tahsini’den ayrıldık. Aradan kırk gün kadar bir
          müddet geçtikten sonra, Celali’den bir mektup alan Hazreti Pir:

            —Dede, haydi Tahsini'ye dönüyoruz, buyurmuş ve süratle ha-
          zırlanıp acele ile köy meydanına ulaştığımızda Celali Baba:
            Durun üftâdeler istikbâline
            Velayet tahtının sultânı geldi
            Dest uzadın lâl-i lebin balına

            “Ledünni” ilminin irfânı geldi
            Habib-i Kibriya'nındır bu dergâh
            Kâsem olsun, inan vallahi billâh
            Neden münkir olalım Allah Allah
            Sultân-ı enbiyâ vârisi geldi
          Böyle sırayla söylemiş sonunda da;
            Celali dur selama gözle râhi
            Budur burc-ı felekin şems u mâhı

            Tariki Nakşi’nin piri penâhı
            Elinde Gavis’lik fermanı geldi.
            Diye başlayıp devam eden; göz ve gönül perdelerinin kaldırıl-
          ması üzerine açıkça görmeye başladığı velayet kemallerini nazme-
          den meşhur şiirini irticalen okumuş ve bu büyük mürşide bağlana-
          rak o gün manevi nimetine ulaşmıştır.
            Celali, ani hastalığında, kırk gün yiyip içmeden yatmış, vücudu
          eriyip  ufalmış,  yakınları  ümidi  keserek  cenaze  hazırlığına  başla-
          mışlar. Kırkıncı günü birdenbire doğrularak:
   288   289   290   291   292   293   294   295   296   297   298