Page 292 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 292
Altın Silsile 275
geldi yanına. İstanbul’da da böyle oldu. Orası bir site oldu. Daha
da gelecekler.
İşte, şehrin dışından bir tarla almış. Tekkeyi yaptırmış. Oraya su
getirmiş, mahalle olmuş orası. Oraya cami yaptırmış, para bitmiş.
Tarlayı satmış eklemiş, para bitmiş. Üzüm bağını satmış eklemiş,
para bitmiş. Bir tarla daha satmış, yine bitmiş. İhvanlar demişler ki
senin kaç tane oğlun var? Köyün yakınındaki üzüm bağını satma
demişler. Mübarek onlara öyle bir celallenmiş ki:
—Siz mallarınızı evlatlarınıza teslim ediyorsunuz. Ben de Al-
lah’a teslim ettim, demiş. (GB2)
...
Mübarek Şah Dedemiz (Muhammed Beşir Hz.), teveccüh yapar-
ken, yani şeyh efendimizin şeyh efendisi teveccühün bir tanesinde:
—Vay vay, ki vay vay demiş, geçmiş.
Niye bunu böyle demiş? Bakmış ki o kişinin kalbi muhalefet amba-
rı, kalbi çok berbat mülevves. Nasıl teveccüh etsin ona? Yapamaz
ki.
Mesela bu neye benzer biliyor musunuz? Bir ağa ihsan edecek,
ihtiyaçlılara diyor ki:
—Kabınızı boş ve temiz getirin. Kabı boş ve temiz olanlar alır
ihsanını gider. (GBT)
...
Muhammed Beşir Hazretlerine Celali Baba’nın intisabını Dede
Paşa Hazretleri söyle anlatır:
“Hazreti Pir, Tahsini’ye (Bayburt) teşrife karar verince birkaç
ihvandan ibaret bir kafileyle refakat etmeye başladık. Yolda, ne
hikmetse Hazreti Pir'in atı bir türlü yürümedi. Gençlik âlemi, tüfek-
ata olan merakım sebebiyle o zaman kırmızı altı liraya aldığım o
havalide bir eşi daha bulunmayan cins atımı hemen takdim ederek
nefsim de yürümemekte ısrar eden ata bindim. Ne hikmetse Hazreti
Pir'in altında yürümeyen bu at, inadı bırakarak onu takibe başladı.
Tahsini’de büyük bir alâka ile karşılandık. Çok kimseler el ve
himmet aldılar. Bu esnada, Celali de ziyarete geldi. Mecliste beş

