Page 130 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 130
Aşk ve Mahviyet 125
Başka,
Varlık dağın delmeyen
Ağlar iken gülmeyen
Şeyhini Hak bilmeyen
Düşer hüsrâna sâkî
Hüsran ne?
Zarar. Zarar neymiş? Şeyhimizi hak bilmezsek, yani tarikatı hak
bilmezsek o zaman zararda oluyoruz. Çünkü niye bu böyle oluyor?
İnsanlar Allah’ı ilmel yakin bilirler,
Alimler Allah’ı ilmel yakin bilirler. İlimleri ile bilirler.
Tabiî alimler ayetleri, hadisleri anlıyorlar, Kur’an-ı Kerim’in
manalarını anlıyorlar.
Cenabı Hak her şeyi bize Kur’an’da bildiriyor. Zatını da, azametini de
meleklerini de kibriyasını da ef’alini de kudretlerini de halkıyyetlerini
de dünyayı da ahireti de semavatlarını da. Semada ne var, göklerde ne
var, yerlerde ne var, deryada ne var, denizlerde ne var, bunların
hepsini bildiriyor.
Alimler Allah’ı ilmiyle bilirler. Fakat abidler, hem ilimleriyle bilmişler,
hem de amelleri ile yaklaşmışlar. Bildiği bir şeye yaklaşmış, Allah’a
yaklaşıyorlar.
Ama âşıklar, âşıklar Allah’ı hakkel yakin biliyor.
Demek ki,
İlmel yakin; bildiriyor, mesafe bırakıyor,
Aynel yakin; yaklaştırıyor,
Hakkel yakinse; bilinenle bileni birleştiriyor.
Salih Baba Divanı’nda geçiyor,
“Bilenle bilinen ol can değil mi”
Sonra yine buyuruyor,
Bi-hamdillah kamu varım sen oldun
Her eşyâda taleb-kârım sen oldun