Page 255 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 255
Gülden Bülbüllere 250
beni bu tarikattan, bu doğru yoldan sapıtma. Bu yolun nimetlerine
ulaştır, demesi lazım. Hani buyuruyor ki,
Heva-yı hevesten ayık olmadım
Asla bir amele faik olmadım
Esrar-ı pîrime layık olmadım
O eski ihvan da:
—Evet, ben şu zamandan beri ihvanım ama anlayamadım,
yaşayamadım, yapamadım. Ama yapamadım diye nereye gideyim?
Gidecek bir kapım yok. Gidecek kapım bu kapıdır. Bu kapıda makbul
olanlar var Yâ Rabbi. İşte bu kapıya genç yaşında günahsız olarak
gelen var. Bak, bu tarikata yeni girdi, bunun hürmetine beni de
bağışla. Bana da himmet et, demesi lazım.
Bunların ikisi de Nakşibendî Efendimiz’in amelleridir.
Nakşibendî Efendimiz’in bir ameli şuymuş ki kendisi aslında zî-rûh-i
evliya olduğu gibi bütün evliyanın reisi olmasına rağmen, bir ihvan
kardeşi Arif-i Dikgirâni Hazretleri, ondan üç gün evvel tarikata girmiş.
Hâlbuki Nakşibendî Efendimiz’in makamı onu çok geçmiş. Çok
ileride olduğu halde zâhirde öyle hürmet ediyormuş ki yolda giderken
ondan evvel gitmiyormuş. Bir akarsuda abdest alıyorlar. Onun
arkasına geçiyor, etrafına geçmiyormuş. Niçin? Tarikata üç gün evvel
girmiş diye onu kendinden büyük görüyor.
Bir gün de dışarıdan gelen bir kimse Nakşibendî Efendimiz’in ismini
duymuş gelmiş. Bu cemaat içerisinde Nakşibendî Efendimiz’in kim
olduğunu bilememiş. Cemaate sormuş:
—Sizin büyüğünüz kimdir burada?
Nakşibendî Efendimiz’in o gün yeni ders alan bir müridi varmış.
Akşamdan boy abdestini almış, sabahtan sohbetindeymiş. Buyurmuş
ki:
—Bizim büyüğümüz budur. Bu akşam tarikata girdi. Boy abdesti aldı.
Bütün günahlarını döktü. Buna daha günah bulaşmadı, işte budur,
demiş.
Evet, işte öyle efendiler. Ayık olalım. Teveccühün sonuna kadar
gözlerimizi açmayalım. Kalbimizi muhafaza edelim. Allah’a yalvarıcı
olalım. Resulullah Efendimiz’e yalvaralım, mürşidimize yalvaralım,