Page 259 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 259

Gülden Bülbüllere                                                   254
          Çok vakit, amelinden geçemez ki tatbikatını yapsın. Ameli onu yüksek
          gösteriyor.
          İlmi  var,  ilminden  geçemez  ki  tatbikatını  yapsın.  İlmi  onu  yüksek
          gösteriyor.
          Ama  burada  büyük  amel  tevazudur.  Tevazudan  büyük  bir  amel
          yoktur.
                 Tevazu feth eder fettah babını
          Yani  fettah  bâbı  demek  açılmayan  kapanmış  kapıları  tevazu  açar.
          Çözülmeyen  düğümleri  tevazu  çözer.  Bağlanmış  yolları  tevazu  açar,
          çözer.
          Evet, onun için büyük amel tevazudur.
          Keramet ise bizde takva sahibi olmaktır.
          Kemalat ise mahviyettir.
          Mahviyet, işte bak kelamı kibarda bunu ifade ediyor,
                 Âşık imdi varlığın ver yokluğa
                 Yokluk içinde sana varlık doğa
          Bu nedir? Her şey yok olmayacak mı?
          Herkes yok olacaksa, Allah da mı yok olacak?
          Hâşâ, Allah yok olur mu? Bu kâinat yok iken, mükevvenât yok iken,
          kim vardı?
          Allah vardı. Bunları Allah neyle var eyledi?
                 Kün ile bunları ol var eyledi
                 Birliğine cümle ikrar eyledi
          Çünkü  “Kün”  demek,  Allah’ın  sanatı  demek.  Ama  bir  sanatkâr  bir
          maddeyi bulup yapıyor. Ama Allah bu  kâinatı maddesiz halk etmiş.
          Maddesiz  bu  kadar  büyük  kâinatı,  aklının  almadığı  varlıkları  halk
          etmiş.  Büyük  varlıklar  var.  Cenabı  Hakk’ın  aklın  almadığı  büyük
          hikmetleri var, kudretleri var. Akıl almıyor, alamıyor.
          Onun için burada Cenabı Hak neyi nasıl yaptı? Yani zamanı mı mürur
          etti? Allah’ın bir işlemi mi oldu?
          “Kün”  ol,  dedi  oldu.  Evet  öyleyse.  “Fe  yekün.”  emri  tecellî  edecek
          mi? Edecek.
   254   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264