Page 50 - Gülden Bülbüllere Aşk ve Muhabbet - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 50
Aşk ve Mahviyet 45
Gülden Bülbüllere 2-9
Söylenir dillerde bir Mecnûn u Leylâ her zaman
Günde yüz bin nice Mecnûn ile Leylâ'sı geçer.
Burada Mecnun: İnanmış teslim olmuş bir müriddir.
Leylâ'dan mânâ: Meşâyihtir.
Mecnûn Allah'ın sıfat nurunu Leylâ'da gördü. Kendisinde gördü.
Eşyada gördü. Evliyaullah’ta Allah'ın sıfat nuru mevcut. Esmâ nuru
da mevcut. Zat nuru da mevcut.
Onun için buyuruyor ki:
Bir Leyla'nın Mecnun'uyam cânân ilinin cânıdır.
Cânân ilinden gelmiştir. Onun cânı hepimizin rûhu. Cânân ilinden,
Allah'tan geldi. Ama cânân ilinin canı değil. Onlar geldikten sonra bir
daha gitmiş. İkinci gelişidir, ikinci gelişini ifade ediyor. Bu da nedir?
"Mutu kable en temutu." Ölmeden evvel ölün. Cenabı Hakk’ın bir
emri var ya. Ona mazhar olmuş. O tecelli etmiş. Varlığından
kurtulmuş. Bir insan varlığından kurtulunca hakikat varlığına ulaşır.
Bir dilberin meftûnuyam bu cân anın kurbânıdır.
O güzele gönül vermiş. Bir mürid hakikaten Râziye-Marziye
makamına ulaşırsa, cânını cânâna vermiştir. Kelâm-ı kibarda:
Bu nefsin râzıye, marziyye eyle.
Alıp dost iline kurbana gel gel.
Dosttan mânâ, Allah'tır. Kurbana gel gel. Allah için nefsin bütün
arzularını terk etmiş. Nefsinden geçmiş.
….
İki kaşı arasından azmeder Mevlâ'ya hat.
Yani Allah'a giden yol, Evliyaullah’ın iki kaşının arasından gider.
Onun için Evliyaullah'ın iki kaşının arasına râbıta yaptırıyorlar.
Tarikatımızda böyle. Eğer aşka duçar oldunsa ilmin merkezine daldın.
İlmin noktasını buldun. Başka bir kelâmda:
Bir noktada pinhan imiş
Gör neyledi bu aşk beni