Page 178 - Salih Baba Divanı
P. 178

136

          Kılalım zârılık Hakk'a edelim çok münâcâtı       1-2   1- Zâr: Ağlamak.
          Delîlimiz Muhammed'dir kabûl etmez mi hâcâtı      3    2- Münâcât: Yalvaran, dileyen.
          Gönül şehrin müzeyyen kıl gözet dâim kulûbâtı    4-5   3- Hâcât: Dilekler, ihtiyaçlar.
          Gelir sana Hudâ'dan çok büyük mihmân seher vakti   6-7   4- Müzeyyen: Süslenmiş.
                                                                 5- Kulûbât: Kalbler.
          Bizim bu benliğimizdir düşürmüş bizi girdâba      8    6- Mihmân: Misafir.
          Bu bir sihr-i muazzamdır bizi bend etmiş etnâba   9-10-11   7- Seher: Tan yeri ağırmadan
                                                                   önceki vakit.
          Teşebbüs edelim sıdkı hulûs ile bir esbâba       12    8- Girdâb: Tehlikeli yer.
          Duâmız müstecâb eyler bizim gufrân seher vakti   13-14   9- Sihr-i muazzam: Muazzam
                                                                   sihir, büyü.
          Açıldı ravza-i tevhîd ne durursuz uyanıklar            10- Bend: Bağlamak.
          Gülün şebnem zamânıdır erişin bağrı yanıklar15         11- Etnâb: Çadır ipleri.
          Salâdır cem olunsun reng-i dildâre boyanıklar    16    12- Esbâb: Vasıtalar, sebebler.
          Cemâlin arz eder aşıklara cânân seher vakti            13- Gufrân: Affetme, merhamet
                                                                   etme.
          Erişti nefha-i Rahmân açıldı lâle sünbüller            14- Müstecâb: Kabul edilmiş,
          Okurlar ism-i azam cümle kudsîler ve bülbüller   17      makbul.
          Bu esrâr-ı ilâhiden haberdâr olmayan diller      18    15- Şebnem: Çiğ tanesi.
                                                                 16- Reng-i dildâr: Sevgilinin
          Ne yatarsın behey gâfil uyan bir an  seher  vakti        rengi.
                                                                 17- Kudsiler: Melekler.
          Bütün uşşâkı mest etti çıkuben Ravzâdan bûyı   19-20   18- Esrâr-ı ilâhi: İlâhi sırlar.
          Zemîni âsumânı hep münevver eyledi rûyı          21    19- Uşşâk: Aşıklar.
          Kanı berdâr olan gelsin göründü ebrudân mûyı   22-23   20- Bûyı: Koku .
          Bu bir ıyd-ı muazzamdır olun kurbân seher vakti   24   21- Rûyı: Işık.
                                                                 22- Berdâr: Asılmış.
          "Nefahtü fîhi min rûhî" unutma ey garîb insân          23- Ebrudân mûyi: Kaşından
          Düşün bir mebde-i aslın nice bir gezersin hayvân         kılı.
          Duhûl et kalb-i irfâna bu derde bulasın dermân   25    24- Iyd-ı muazzam: Ulu Bayram.
          Hitâb-ı "ircıî" Hak'tan gelir her an seher vakti       25- Duhûl etmek: Girmek.
                                                                 26- Andelîb-âsâ: Bülbül gibi.
                                                                 27- Subh ile şâm: Sabah ile
          Tarîk-i Nakşibendî'den alanlar vuslatı kâmı              akşam.
          Figânı andelîb-âsâ ederler subh ile şâmı       26-27   28- Mekteb-i dil: Gönül mektebi.
          Kulûb-u sâliki ihyâ kılar hep nisbet-i Sâmî
          Dolar bûy-u Muhammed'le bu Erzincân seher vakti

          Pîrimiz Şeyh-i Sâmî'dir Muhammed'dir A’nın ismi
          Bekâbillah olup zâtı tecellî Tûrudur cismi
          Boyanıp reng-i dildâre bilinmez anların resmi
          Okurlar mekteb-i dilde bular Kur'ân seher vakti   28


                                  173
   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183