Page 39 - Salih Baba Divanı
P. 39
26
1- Seyrân:Bakıp görme, gez- Bu cihân halkını seyrân eyledim 1
me. Hep âşinâ buldum görmedim bir yâd 2-3
2- Âşinâ: Bildik, tanıdık. Gezdim çâr-köşeyi devrân eyledim 4-5
3- Yâd: Yabancı. Hep yerli yerince yaratmış Üstâd 6
4- Çâr-köşe: Dört köşe.
5- Devrân: Zaman, devir, felek. Döner çarh-ı felek aslâ yorulmaz 7
6- Üstâd: Usta sanatkar. Sâni'in sun'una akıllar ermez
7- Çarh-ı Felek: Sihir, talih. 8
8- Sâni'in sun'u: Yaradanın işi. Ârif olan bu dünyâya sarılmaz
9- Rüstem: Zaloğlu Rüstem. Her kimi sevdiyse eyledi berbâd
Çok kuvvetli yenilmez bir
İran efsane kahramanı. Çok Rüstem'ler çok sultânlar yer yedi 9
10-Tamu: Ateş, cehennem. Çok hanları harâb etti yürüdi
11-Merâtib: Dereceler, rütbeler. Tamu yedi semâ yedi yer yedi 10
12-Nihân: Gizli. Bu merâtib üzre olunmuş îcâd 11
13- Dört şâh: Edille-i şeriyye (Ki-
tap, sünnet, icma, kıyas) (Ta- Bilinmez âlemin sırrı nihândır 12
savvufta ise; ihlâs, edep, tes- Dört şâhın hükmüyle döner cihândır 13
limiyet, muhabbet) Ârif olanlara özge seyrândır
14- Evrâd: Vird, her gün yapıl-
ması gereken vazifeler. Kâmile her eşyâ olmuş bir evrâd 14
15- Esrâr: Sırlar.
Salihem ben bu esrâra ermedim 15
Bâğ-ı vahdet güllerini dermedim
Çok meşâyih devr eyledim görmedim
Pîr-i Sâmî gibi bir sâhib-irşâd
34