Page 20 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 20

abası halkı da ismail Ata hakkında     Büyüklerden birinin mezarını ziyare-       ka her şeyleri birlik içinde geçerdi. Şu
söylemediğini bırakmazmış.                timde bir hitap işittim: «Geri dön; senin  var ki, Sadreddin her an terakkideyken
                                          muradın 12 yıl sonra Buhara’da gerçek-     Bedreddin geri kalmakta ve bunun se-
    Mukabelesi:                           leşecektir!» bir gün pazardan geçerken     bebini Zengi Ata’yı ilk görüşünde kabul
    —Bu mollalar bizim sabunumuz-         bir köşeye çekilmiş, birbiriyle halleşen   etmeyişine bağlamaktaydı. O da, Seyyid
dur. Onlar olmasa nasıl temizleniriz.     iki Türk gördüm, içli içli konuşuyor ve    Ata gibi Anber Ana’ya baş vurdu ve ağ-
    Hoca Ubeydullah Hazretleri bu         ağlaşıyorlardı. Kulak verdim: Bahisleri    layarak şefaat diledi. Şefaat kabul edildi
sözü pek beğenirlerdi. Halk şefkat mev-   tarikat.. Meclislerine girmek istedim.     ve Bedr Ata, sırtındaki yükü atıp kemal
zuunda yine ismail Ata’nın düsturu:       Pazardan biraz meyva ve yiyecek alıp       semalarına kanat açtı.
    —Halkı sev, ona güneşte gölge, so-    önlerine sürdüm. Birbirlerine işaret
ğukta kaftan, kıtlıkta ekmek ol!          ederek hakkımda kabul yüzü göster-             Arada, Sadr Ata’dan başlayarak bir-
    Hoca Ubeydullah hazretleri, bu söz    diler ve dediler: «Bu derviş istekli gö-   birinin mürşidi ve müridi; şeklinde şu
için de «her hikmeti toplayıcı kelâm»     rünüyor. Onu sultanımızın oğlu îshak       basamaklar:
buyurmuşlardır.                           Hoca’ya götürelim!» Ishak Hoca’nın
    İsmail Ata’nın bir müride telkini:    yerini öğrendim ve gittim. Büyük alâ-          Eymen Baba, Şeyh Ali, Mevdud
    —Ey derviş, seninle tarikat arkadaşı  ka ve iltifat gördüm. Bir müddet hiz-      Şeyh, Kemal Şeyh, Hadim Şeyh.
olduk! Bizden bir nasihat kabul et: Bu    metlerinde bulundum. Sonunda, îshak
dünyayı süslü bir mezar say, Allah ile    Hoca, hakkımda fazla alâka ve himaye           ŞEYH CEMALEDDİN
kendinden, başkasını yok bil; ve nihayet  isteyen oğluna benim için şöyle dedi:          Hadım Şeyh’in halifesi.. Herat şeh-
tevhid denizinde öyle boğul ki, sen de    «Bu dervişin nasibi benden değil, Şah-ı    rinde Mevlânâ Sadeddin Kaşgarî türbe-
aradan çık ve «var olan ancak Allah’tır»  Nakşibend Hazretlerinden.. Benim onu       sinde mücaver olarak oturdu ve orada
sırrına er!                               tasarrufa mecalim yoktur.» Bu sözü işi-    vefat etti. Kabri Mevlânâ Sadeddin ile
    Büyüklerden biri diyor ki:            tince, mezardan gelen hitabı hatırladım    yan yana.
    —Şeyh İsmail’in müridleri secde       ve İshak Ata’nın ermişliğine tam inan-         Bu satırların muharriri (Şeyh Sâfi),
ederken kendilerinden zevk kokusu ge-     dım. Nasibimi bekledim.                    onun sohbetine sık sık devam eder ve
lirdi.                                                                               kendisinden şeyh hakkında (Şeyh Ha-
    İsmail Ata’nın oğlu.                      SADB VE BEDR ATALAR                    dim) menkıbeler dinlerdi.
    Şeyh Abdullah Hocendî anlatır:            Zengi Ata’nın üçüncü ve dördün-            Şeyhinden bir söz:
    Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin soh-    cü halifeleri. Sadreddin Mehmed ve             —Bir kısım insan vardır ki, Allah’ın
betlerine yetişmeden bir hayli zaman      Bedreddin Mehmed. Daima bir arada          zikrinden kalblerinde kasvet belirir.
evvel bana kuvvetli bir cezbe gelmişti.   bulunurlar ve ferdî ihtiyaçlarından baş-   Zira, zikri, edebine saygı göstermeden
                                                                                     gaflet ve nefsaniyetle ederler.
                                                                                         Şeyhinden bir söz:

18 | dosta doğru                                                                     ağustos 2013
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25