Page 21 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 21

—Zikir mertebelerinin nihayetinde        cevabı verdiler:                           nakışlan gözden ve gönülden silinince
erişilen zevk ve huzur mümkündür ki,             «Abdest bozucu şuursuzluk, ya          de, işte yokluğun vücudu yönünden ha-
bu mertebeler aşılmadan, başlangıçta                                                    kikî varlık ışık salmaya başlar. Bu vücut,
da zuhur etsin.. Fakat böyle bir zevk ve     delilerde olduğu gibi aklın büsbütün       beşerî şartlar sebebiyle devamlı olmaz
huzurun devam ve bekası olamaz. Ta-          kalkması, yahut bayılma vesair hallerde    ve geriye dönebilir. Ama, fenadan sonra
biat değişikliğiyle o da değişir ve silinip  görüldüğü şekilde bir an için örtülme-     gelen bekâ —ki Hakkanî vücudun baş-
gider. Zikir mertebelerinden sonra ge-       si neticesinde meydana gelir. Ama raks     langıcıdır— bir kere tahakkuktan sonra
len zevk ve huzur ise insanda bizzat ta-     ve güzel ses bağlılarının şuursuzlukları   bir daha gitmez.
biat olacağı için devamlı ve bekâlı olur.    bunlardan hiç birine uymaz. Onlarda-
                                             ki şuursuzluk, güzel ses dinlerken ilâhî       Sadık mürid, gönül aynasını dış
    Şeyhinden bir söz:                       âlemden gelen tesirin küllî akıl yoluyle   dünya nakışlarından temizleyince ken-
    —Müride gelen hâlin dürüstlü-            cüz’î aklı zaptetmesi şeklindedir ki, bu   dinde bir yokluk hissetmeğe başlar, vü-
ğü üzerinde tek işaret, kalbte bir fena      vaziyette abdest tazelemek diye zaru-      cudunu ve dünyayı göremez ve hatırla-
ve yokluk keyfiyetinin doğması ve bu         rete yol açılmaz. Küllî aklın himaye ve    yamaz olur. Bu hale tasavvuf lisanında
keyfiyete bağlı olarak farzların yerine      tasarrufundaki cüz’î akıl, ilâhî tesir ve  «adem» ve «gaybet» derler. Bu hal, saa-
getirilmesindeki güçlüğün kalkmasıdır.       cazibeden gelen kaynaşmayla, şuur ve       det sabahından ve ilâhî vuslat anından
O keyfiyetle insana öyle bir hal gelir ki,   dolayısiyle abdest bozucu kerih şarta      ilk işarettir. Fakat olanca mesele, bu ha-
mürid için şeriat ölçülerinden güzel bir     düşmüş olmaz. Şuurlu olarak güzel ses      lin sâlikte devamlı ve sabit hale gelme-
şey olamaz ve emirler kuş gibi bir hafif-    dinlemeğe gelince, o da, sesin cinsine,    sidir. Sâlik bu hal içinde devam ede ede
likle yerine getirilir.                      hizmet ettiği gayeye,, dinleyenin niyeti-  yokluktan fenaya geçecek ve Hakkanî
    Şeyh Cemaleddin anlatıyor:               ne, yakıştırdığı muradına göre ayrı ayrı   vücuda erecek olursa zevali imkânsız
    —Bir gün zahir âlimlerinden biri         mânalar belirtir ve fetvalar gerektirir.»  olan makama ermiş olur. îşte, «fenadan
şeyhimizin yanına gelip dedi ki: «Raks                                                  sonra beka» makamı budur. Bu varlıkla
ve güzel ses ehlinin hali iki şıktan biri-       Şeyhinden bir söz:                     var olduktan sonra beşerî vücuda dön-
dir; ya şuurlarına maliktirler, yahut şu-        —Yokluğun vücudu, beşer vücu-          meğe mecal kalmaz.
ursuz.. Şuurlarına sahip bulunuyorlarsa      duna avdet eder; fakat fenanın vücudu
bu vaziyette raks ve kendinde değilmiş       beşer vücuduna avdet etmez.                                   dosta doğru | 19
gibi görünmek son derece çirkindir.              Tefsiri:
Eğer şuursuz iseler, bu hal abdest bozu-         Yokluğun vücudu tâbirinden murat,
cu olduğuna göre onu nazara almadan,         müridin yokluk sıfatiy le gerçekleşmesi-
yani abdestsiz namaz kılmak daha da          dir. Bu, bir nevi kendini kaybetme hali-
çirkin bir hareket olur. Şeyhimiz de şu      dir ki, Hâ cegân yolunun başındakilere
                                             uğraşmaları esnasında gelir. Dış âlemin
ağustos 2013
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26