Page 13 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 13
Ruhumuz Beraber 7
Gittiğimiz ev benim dershaneden kimya hocam olan Haşim
Bey’in eviymiş. Evdekiler sofraya oturmak üzereyken içeri girdik.
Efendim yanında yer açtı ve beni çağırdı. Akşam yemeğine başladık.
Özel olarak domates soymuşlar, söğüş yapıp Efendim’in önüne koy-
muşlar. Mübarek bunlardan tek tek alıp benim önüme koymaya baş-
ladı. Bu arada sofrada oturan bazıları da, şimdi kim olduklarını çı-
karamıyorum, benim önümden kapışarak bunları alıyorlardı. Ben de
onların bu davranışlarına şaşırıyordum. Mübarek bana “Ye!” diye
işaret ediyordu. Yemek bitti, ama ben de bittim. Yemekten kalktık,
içeri odaya geçtik.
Odada bir divan vardı. Efendim divanın köşesine oturdu,
beni de yanına çıkarttı. Sadece ikimiz divanda oturuyoruz. Diğer ih-
vanlar da aşağıda oturuyorlar. Efendim hâl hatır ettikten sonra bir
sohbete başladı. O sohbet ederken ben de zihnimde bir yerlere git-
meye başladım. İçimde fırtınalar kopuyordu. O sıkıntılı günlerde
okuduğum “Subbuhun Kuddusün Rabbuna ve Rabbul Melâiketihî
Ve’r-rûh “ gibi dualardan başladı ve yaşadığım bunaltıcı hâllere ka-
dar sohbetin içinde anlattı. Yıllarca acısını çektiğim göğsümden om-
zuna doğru olan bir bölgede ağrı vardı, sohbette birden yok olup git-
mişti.
Sohbet esnasında iki büklüm oldum. O anda ruhumu teslim
etmek istedim. Efendim’le sonradan o kadar güzel anlar yaşadım ve
iltifatlara mazhar oldum ki Hac ziyareti de dâhil olmak üzere öyle
bir ruhî yükseliş görmedim. Bende sürekli bir ağlama hâli başladı.
Kendimi durduramıyor, etrafı bile göremiyor ve “Neredeyim, ben
kimim?” bilemiyordum.
Sohbet bitti, Efendim abdest tazelemeye gitti. Haşim Hoca
da elimi yüzümü yıkayayım diye beni lavaboya götürdü. Abdest ta-
zeledim. “Ders alacaklar var mı?” dediler. Ben doğrudan gidip otur-
dum. Nuh Hoca, İbrahim Ağabey, İsmilli Ahmet Amca… Bunlar
ders almak üzere benden sonra Efendimiz huzuruna oturanların
içinde hatırlayabildiklerim. Efendim bana sordu:
˗ Dersli misin?
Ben de:
˗ Dersliyim