Page 117 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 117
112 Gülden Bülbüllere
Diyor ki;
— Bende mektup yok.
— Allah’ın Resulü yalan mı söylüyor? Varmış, ver.
— Yok, diyor.
Arıyor bulamıyor, naçar kalıyor. Diyor ki;
— Resûlullah yalan söylemez. Mektubu ver, yoksa şimdi bir
yumruk vurursam beynin gözlerinden akar.
Cerade anlıyor ki yumruğu yiyecek. O zaman mecbur kalıyor.
— Dur saçımın arasında, diyor.
Saçını açıyor mektubu alıyor ve kendisini de geri gönderiyor.
Resûlullah Efendimiz bütün sahabeyi toplatıyor. Söylüyor ki,
— Bu mektubu kim gönderdiyse ortaya çıksın.
Kimseden ses yok. Diyor ki;
— Söyleyin, Cebrail gelir bana haber verir. Kim bu kusuru işle-
diyse çıksın, aşikâr özür dilesin.
O zaman Hatip isminde bir tanesi kalkıyor;
— Ya Resûlullah bunu ben işledim.
— Niye bunu yazdın?
— İşte buradakiler oradakiler hep birbirlerinin tanıdığı, bunlar
kırılmasınlar, gelsin anlaşsınlar ve yeniden bir ahit yapsınlar, diye
yazdım.
— Sen Allah’tan daha mı iyi biliyorsun? Sen bu mektubu niye
yazdın, emirsiz, izinsiz, gönderdin.
Resulullah’tan af diliyor.
— Ben affedemem. Seni ancak Allah affeder. Git ağla sızla, Al-
lah affederse biz de affederiz.
Bu Hatip ne yapıyor bilir misiniz? Evinde kendisini bir direğe
bağlıyor. Topuklarından tut da boynuna kadar ip ile kendisini sar-
dırıyor. Üç gün gece gündüz orada ağlıyor, yemiyor, içmiyor. Bağ-
rının kanı gözlerinden gelip akıyor. Ondan sonra Allah onu affedi-
yor. Cenâb-ı Hakk Cebrail ile bildiriyor: