Page 114 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 114
Tasavvuf Sohbetleri 5 109
(…)
Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki: “Ricâlün lâ tulhihim ticaretün ve lâ
5
bey’un ân zikrillâh ” Burada buyuruyor ki: “Benim öyle kullarım
var ki onların ticaretleri zikirlerine mâni olmaz.”
İşte onlar beni ayakta zikrederler, yatarken zikrederler, oturur-
ken zikrederler, yerken zikrederler. İçerken, alırken, verirken zik-
rederler.
Adamın birisiyle sen konuşuyorsun, Allah’ı unutmuşsun ama o
unutmuyor, bu bilinir mi? Senle konuşuyor, ama unutmuyor. Se-
ninle bir alaveresi var, teşrik-i mesai dostluğu var, yemesi içmesi,
alması vermesi var, fakat yine Allah’ı unutmuyor.
İşte bunlar nefs-i mutmainneye dâhil olandır. Nefs-i mutmain-
neye dâhil olmayan, olamayan tarikatı yaşayıp hakikate geçmiş
olamıyor.
Şimdi burada kimisi peki der, kimisi yahu hiç böyle bir şey ola-
bilir mi? Olmaz olur mu, var. Olmasa Allah söyler mi? Cenâb-ı
Hakk’ın kelâmlarından Kur’an’da hâşâ estağfurullah hilaf olmaz.
Böyle kimseler var mı? Var, bunu yaşayan bilir, bir de ehli olan
bilir. Hani;
Dertli bilir dertli halin
Ya dertsizler bunda neyler
Dertli, dertlinin halinden bilir. Dertli olmayan dertlinin halini
bilmez. Veliler bilir ama onlar da söylemezler. Sen şöylesin, sen de
böylesin demezler. Çünkü niçin?
Senin gördüklerin aybı velîler setr eder cümle
Sen bir insanda ayıp görürsün ama veliler görmez setr eder.
Âlâyı ednayı seçmek Mürşidi kâmilin kârı değildir.
Âlâ iyi, edna da kötüdür. Yani şu iyi, şu da kötü demezler.
Çünkü niçin? Allah kulun settar-ı uyub ismiyle ayıplarını örtmüş-
tür. Velilerin de örtmesi lazım. Onlar söylemezler, örterler.
5 Nur, 24/37.