Page 145 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 145
140 Gülden Bülbüllere
kinden hafifini velilere verdik. Daha da hafifini Müslümanlar’a
verdik”.
Bir de bizim meşayihimizden gelen bir işlem var. Salih Baba
şöyle buyuruyor:
Gâh şiddetle cefasını gösterir
Yaklaştıkça yârin köyü muhabbet
O da var.
Gâh Salih’e safasını gösterir.
Bu hakikaten bir mürit ilk ders aldığı zaman ona bir cezbe verir-
ler, onda çok sefa vardır. Onda çok zevk var, sefa var, arzu var.
Çünkü o sabidir, ondan mes’ul değildir. Ruhu onun daha küçüktür,
ruhu mesul değil. Ne zamanki artık biraz terakki ediyor. Tarikattan
hakikate geçeceği zaman mes’uliyet alıyor. O zaman mes’ul olu-
yor. Manevî bir mes’uliyet ona veriliyor. İşte yaklaşmak bu de-
mektir.
Gâh ahdine vefasını gösterir
Gâh Salih’e safasını gösterir
Gâh şiddetle cefasını gösterir
Yaklaştıkça yârin köyü muhabbet
Yârdan mana Allah’tır. Muhabbet de Allah sevgisi, Meşayih
sevgisidir. Yaklaştıkça cefa çoğalır.
Şimdi büyüklerimiz buyuruyorlar ki: “Kurb-ı sultan ateş-i su-
zan” Sultana yaklaşmak ateştir, yakar, diyorlar.
Bunun iki yönü var. Biri zahirden yaklaşmak, biri bâtından yak-
laşmaktır. Zahirden yaklaşmak tehlikelidir. İmanımız için tehlike-
lidir. Bâtından yaklaşmak kurtuluştur.
Yine yakar, ateştir. Yanan bir ateş var, o ateşe doğru gidiyor-
sun. Ateşe gittikçe hararet fazlalaşır. Uzaklaşsan serinlik olur, ha-
raret azalır.