Page 157 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 157

152                                         Gülden Bülbüllere

            Yusuf aleyhisselam, korkudan tehditten ona istemeyerekten bi-
          raz yaklaştı ama babası Yakup aleyhisselam duvardan ona görün-
          dü:
            — Yusuf çek elini, dedi.
            Karanlık  gecede  Yusuf  aleyhisselam  bırakıp  kaçtı.  Zeliha’da
          peşinden  koştu,  dışarı  çıkmasını  bırakmıyor.  Gömleğini  arkadan
          tutunca gömleği yırtıldı.
            Neyse bu söylendi, duyuldu, Zeliha’yı kınadılar. Her ne kadar
          Yusuf aleyhisselamı çok güzel görenler ona insan demiyorlar, böy-
          le insan olmaz, bu melek diyorlar.
            Mısır çok eski bir şehirdir. Firavun o Mısır’da Allahlık davası,
          mabutluk,  ulûhiyet  davasında  bulunmuştu.  Mısır’ın  padişahı  ama
          dünyaya  şarktan  garba  hükmü  geçiyor,  Mısır’da  oturuyor.  Mısır
          çok eski, çok zengin bir yerdir.
            Neyse Zeliha’yı tabii bir kölesiyle söylendiği için kınadılar. Ze-
          liha’da bunları ikna etmek için, kınamalarından vazgeçirmek için
          büyük bir evi varmış, evine bütün o Mısır’da ileri gelen kodaman-
          ların, zenginlerin, hükümet adamlarının hanımlarını ve kendi mai-
          yetinde olanları davet ediyor, sesliyor.
            Hâlbuki Zeliha’nın emsalinde olan yokmuş, zaten padişahın ha-
          nımı çok da güzel, bakımlıymış. Tabii insanlar içerisinde yaşıyor;
          etrafı, çevresi var. O kınayanları evine davet ediyor. Bütün hizmet-
          çilerini o zaman karavaş denirmiş -şimdi de besleme deniyor- bü-
          tün hizmete geçiriyor. Hizmetçiler tarafından misafirlere birer tane
          tabak içerisinde birer tane nar, birer tane bıçak dağılıyor.
            Yusuf aleyhisselam da evin köşesinde siyah kalın bir perdenin
          arkasında duruyor, oraya gizlemiş görünmüyor. Zeliha diyor ki:
            — Sakın bu narları rastgele kesmeyin, narlar dağılacak ben emir
          vereceğim, ondan sonra keseceksiniz.
            Narlar dağılıyor, hizmet görenlere soruyor:
            — Tamam mı? Herkesin narı verildi mi?
            — Verildi, efendim.
            — Peki, kesin diyor.
   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162